RONDA'daki Evimiz

5 Mayıs 2008

   

"Hotel San Gabriel" la sua casa Ronda.

Otelin tanıtım logosu böyleydi, yani otelleri için Ronda'daki eviniz diyorlardı.Evimizde uyandığımız ilk sabah, güneş daha yeni doğarken pencereden baktığımda manzaram dar bir sokak, alaturka kiremitli bembeyaz evler ve daha ötelerde dağlar. Manzarayı tamamlayan uzaklardan bir yerlerden gelen bir horozun ötüşü.

   
Isabella Rosellini'de evimizde kalmış....

Ronda, Endülüs'te arapların  ispanyollara bıraktığı en son kalelerden. Kireçtaşı bir koyağın iki tarafında, büyük bir kayalığın üzerinde kurulmuş. Bizim de bulunduğumuz eski şehir, 100 metre aşağıda akan Tajo nehriyle ana karadan ayrılmış bir ada gibi.

        

 Dar taş sokaklar, ferforje pencere ve balkon demirleri,gösterişli kapılar, bembeyaz evleriyle Endülüs'ün, ispanyolların deyimiyle mağribi tarzı 'pueblo blanca' lardan yani beyaz köylerinden (Bir zamanlar köy olsa gerek) biri.

          

Malaga'ya bağlı olan Ronda'ya biz Granada'dan geliyoruz.Bu gezide kuzenim ve eşiyle beraberiz.Trenle gelmek için aktarma ve bekleme gerektiğinden tercihimiz otobüs. İspanya'nın Ulusoy'u Alsina Graells'den biletlerimizi internet üzerinden ayarlamıştık.Sabah 9'da ayrıldığımız Granada'dan 2.5 saat sonra Malaga'ya ,saat 2 gibi de Ronda'ya geldik.

Şehre doğu tarafından geldiğimizden eski şehrin 100 metrelik kayalığın tepesindeki kartal yuvası konumunu uzaktan seyredemiyoruz. Ama Ronda'daki evimize giderken geçtiğimiz Puente Nuevo'dan  (Yeni Köprü) aşağıya bir göz atmak konumu anlamak için yeterli oluyor.

         

Yeni köprü 18. yüzyılda yapılmış. Tabii yenisi olduğuna göre bir de eskisi var. Puente Viejo (Eski Köprü) ise 11. yüzyılda araplar tarafından yapılmış. Trafik Yeni Köprünün üzerinden işliyor.

Ronda'da eşyanız yoksa bir yerden bir yere gitmek için arabaya ihtiyaç yok.Görülecek herşey yürüme mesafesinde. Birşeyler atıştırdıktan sonra kendimizi bu güzel sokaklara bırakıyoruz.

  

Markiz Maktezuma sokaktaki evimizin birkaç sokak yukarısında olan Santa Maria la Mayor kilisesi 13. yüzyıla ait bir cami. Minaresi ve mihrabı hala duruyor. Kiliseyi ve üst katındaki küçük müzeyi geziyoruz.

     

Kilisenin hemen karşısında 18. yüzyılda yapılan, revakları ve tavan süslemeleriyle ilgi çeken Ayuntamiento (Belediye Binası)  binası sonraki durağımız.

       

Yine 14.yy.dan kalma bir camiye ait olan Minarete San Sebastian, Eski Köprü'nün yakınında Arap Banyoları yani hamamlar, bir arap sarayının temelleri üzerine kurulmuş olan 18.yüzyıl tarihli Casa Del Rey Moro, ki bu konağın yanından 365 basamakla nehre iniliyor ve Mondragon'un Sarayı gezilecek yerler.Ayrıca engizisyonun bölgesel merkezi Convento de Santo Domingo da Ronda'nın bu eski bölgesinde.

         

Ronda'nın seyir terası (mirador) Alameda Park, Puente Nuevo'yu geçer geçmez,yeni şehir tarafında. Güneş yavaştan çekilirken Alameda'da yerimizi alıyoruz. Aşağıda ovaya yayılmış çiftlikler var. Doğal hayatı özleyenler için,bu çiftliklerin otel olarak kullanılanları da olduğunu okumuştum.Ovanın bitiminde gözalabildiğine uzanan dağlar.....

     

Ronda'nın çevresinde doğa yürüyüşleri yapılacak birçok rota var.Ayrıca Prehistorik dönemden kalıntılar bulunan Pileta mağarasıyla İspanya'nın en eski yerleşim alanlarından.

        

Puente Nuevo iç savaşta kötü olaylara sahne olmuş, ama şimdi şehre güzellik katıyor.



Yemeğimizi Socorro Meydanı'nda Dona Pepa'da yiyoruz. Meydan masalarını dışarıya da taşımış birkaç restoranın daha olduğu şık bir alan.Dona Pepa'nın iç mekanı bir boğa başı ve boğa güreşi fotoğraflarıyla süslü. Ve Endülüs'ün değişmezi gösterişli seramikler. Yemek öncesi ve sonrası şeftali tadında beyaz özel bir yerel içki restoranın ikramı.Servis ve yemekler harika...

  

İspanyollar artık, tarihlerindeki Roma dönemi mirası boğa güreşlerinin yapıldığı alana arena demiyor, 'Plaza de Toros' yani  'Boğalar Meydanı diyor. Ve boğa güreşi yapanlara da kökeni ölüm kelimesine dayanan 'matador' demiyor, 'Torero' yani  'boğa ile güreşen' diyor.

Ronda'daki Plaza de Toros ,İspanya'nın en eski ve en önemli boğa güreşi alanı ve burda  boğa güreşi yapmak her toreronun rüyası. Bizce pek hoş değil ama,18.yüzyılda Ronda'da yaşayan ve 6000 boğayı öldüren Pedro Romero modern boğa güreşlerinin babası. Eğer boğa güreşi meraklısı varsa,Ronda'da  eylül ayında  'Corrida Goyesca'  onlar için...

       

Ronda'nın modern kesimi şık mağazaları, kafeleri, aktarları,restoranları,
flamenko salonlarıyla cıvıl cıvıl ve  tertemiz.  Puente Nuevo'nun beri yakasının eskisinden farkı dolambaçlı olmayan, modern şehircilik anlayışının birbirine dik sokakları.Beyaz ,aynı standartta yapılan binalar eskiyle  uyumlu ve  estetik.


   
  

Ronda, Endülüs gezimizin en güzel duraklarından oldu.Ronda'da İkinci günümüzde ki, benim doğum günüm için seçtiğimiz rota , dağ köyü Gaucin. Bir zamanlar kartalların dolaştığı kalesinden, açık havada Cebelitarık ve Afrika'nın Rif Dağlarının göründüğü Gaucin.


       
       Gaucin

Yorumlar