Haziran 2006
Birbuçuk saat uçtuktan sonra Yichang'dayız.Havaalanı küçük. Şanghay Havayollarının ikramını yazmadan edemeyeceğim.Yeşil çay,iki küçük kekimsi sandviç,bir yenemez kurutulmuş erik, nane şekeri ve en güzeli karamelize edilmiş ceviz.
Yichang, Çin'in 23 eyaletinden biri olan Hubei eyaletinde . Yeri gelmişken, Çin'de bu 23 eyaletin dışında; Beejing, Şanghay, nehir gezimizin sonlanacağı Chongqing ve Tianjin doğrudan merkez hükümete bağlı şehirler olarak yönetilirken ( her birinin nüfusu 20-30 milyon ) ;iç Moğolistan,Guangxi,Ninqxia,Tibet ,Uygur Bölgesi özerk bölgeler , Hongkong ve Macau ise Özel İdari Bölgeler olarak yönetiliyor.
Gemimize gitmeden önce otobüsle şehri şöyle bir turluyoruz..Eski Sovyet şehirlerine benziyor, çok geniş caddeler ,seyrek ve büyük apartmanlar. Yanımızdan iki kamyon asker geçiyor. Görünüşleri bizim Anadolu çocukları gibi kavruk tenli, zayıf. Çin'de askerlik mecburi değilmiş. Aslında gönüllü çokmuş. En azından bir müddet yemek yatak bedava. Bir marketten ,gemide lazım olabilecek ufak tefek alışverişler yapıyoruz. Bu bölgenin şarabı iyiymiş.Bir iki şişe alıyoruz. Tirbüşonlar marketten hediye.
Yemek yiyeceğimiz restoranın olduğu yer,birçok mağaranın bulunduğu tarihi bir bölge.Yemyeşil dar bir vadinin arasından akan ırmağın yamacında "Üç Gezginler" mağarasına geliyoruz. Tang Hanedanı zamanında (800'lü yıllar) devrin üç ünlü şairi bu güzel yerdeki mağarada kalıp şiirlerini mağaranın taş duvarlarına kazımışlar. Bundan iki yüzyıl sonra üç şair daha bu mağarada kalmış ,onlar da şiirlerini duvarlara kazımışlar. İkinci Dünya savaşında hükümet görevlilerinden de buralarda saklananlar olmuş. Bu kadar çok mağaranın olduğu bölgede , yemeğimizi de restorana dönüştürülmüş büyük bir mağarada yiyoruz.
Dört yıldızlı "Spilended Chine ",168 kamaralı, 90 mt.lik bir gemi.Biz 412 deyiz. Geceyi limanda geçirip,sabah 7.30 da hareket ediyoruz.Öğleye doğru
dünyanın en büyük barajını geçerek Yangtze 'de yolumuza devam edeceğiz.
San Xia yani Üç Boğazlar Barajı 2300 mt. uzunluğu , 185 mt. yüksekliği , üst kısımda 18 mt. tabanda ise 130 mt. genişliği ile şu anda dünyanın en büyük barajı. 2009 yılında tam kapasite ile devreye girdiğinde binlerce yıldır devam eden seller ve taşkınlar kontrol altına alınıp; 20 nükleer santrala eşit enerji üretilebilecek ama; aralarında şehirler de olan binlerce kasaba sular altında kalacak.Bir milyondan fazla insan başka yerlere yerleştirilecek.Az rastlanan bazı bitki türleri yok olacak.Yaban hayat olumsuz etkilenecek. Altı büyüklüğünde depremler yaratan bir fay hattına yakınlığı nedeniyle de risk altında olunacak.
(Bizim geminin yerine)
Beş kademeli havuzdan geçeceğiz.Havuzlar beş altı gemiyi aynı anda alabiliyor. Havuzların kapakları 800 ton ağırlığındaymış. Birinci havuza giriyoruz, ikinci havuzun su seviyesine geldiğimizde kapak açılıyor.Kapak açılırken zil çalıyor. Üçüncü havuzun su seviyesine yükseliyoruz,ziller çalıyor ,kapak açılıyor.Beklemelerimiz ve barajın batısına geçişimiz dört saat sürüyor. Nehrin suyu sarı. Bu bölgede nehir biraz kirli, yer yer kağıtlar, öte beri görüyorum. Etrafta seyrek yerleşimler var, Karadeniz'e benziyor iki taraf da dağlık tepelik. Gemide yemek saatleri erken,akşam yemeğini altıda yiyoruz. Yemekten sonra güverteye çıkıyorum, güneş dağların arasında kaybolurken, nehrin üzeri şıkır şıkır parlıyor.
Hava kararınca kıyıya yaklaşıyoruz, gemi bağlanıyor. Yol alacağımız güzergahın 193 km.si Yangtze nehrinin Üç Boğazlar denilen bölgesi. Bu bölgeler dar ve nehir trafiği yoğun olduğundan yol almıyoruz. Akşamları geminin salonlarından birinde eğlence oluyor. Ama biz daha güzelini yapıp, masaj odasında günün yorgunluğunu atıyoruz.
Demirlediğimiz yer Badong.Sabah erkenden arzu edenlerle geleneksel Çin müziği eşliğinde tai chi yapılıyor. Kahvaltıdan sonra 8.00 de Shennong ırmağı gezisi var. Teknelere biniyoruz. Yarım saatlik yol boyunca geçtiğimiz yerlerin güzelliğini anlatmak için kelimelerin yeterli olabileceğini sanmıyorum.Teknenin , başka kimsenin olmadığı en sakin en sessiz yerine geçip cenneti seyrediyorum.İki tarafta yemyeşil dağların eteklerinde bambular sulara eğilmiş ,su da yeşile kesmiş.Motorun sesindenbaşka ses yok.Evet,cennet burası olmalı diyorum. Ve ırmağın içlerinde bir balıkçı köyüne geliyoruz.Kıyıda sıra sıra tezgahlarda taklit yeşim taşı bilezikler , bambu elyafından sandaletler, konik çin şapkalarının katlanabilir (!)olanları, daha bir sürü ıvır zıvır.
Tekneden indiğimiz kıyıda bu sefer onbeş kişilik sampan denen yöresel kayıklara biniyoruz. Hubei eyaletinin bu bölgelerinde yaşayan etnik guruplardan biri Tujialar.Yine yeri gelmişken Çin'de 56 etnik gurup var.Bunların %92 si Han ,%8 i diğer 55 etnik azınlık guruplarından.
Geziye çıkmadan önce yaptığım araştırmalarda Tujiaların gelenekleri çok ilgimi çekmişti.Tujialar geleneklerine çok bağlı insanlar. Tujia kadınları küçük yaşlarda sepet örmeyi öğreniyor. Tujia gelinleri evlenirken ne kadar çok ağlarsa o kadar iffetli ve iyi bir gelin olduğu kabul ediliyor. Bunun için de genç kız oniki yaşına geldiğinde ağlama egzersizlerine başlıyor.Hatta bu konuda tecrubeli olanlardan ders aldırılıyor.Kızlar onbeşine geldiğinde kim daha iyi ağlıyor diye birbiriyle yarışıyor.
Gelinler ,düğüne bir ay kala gece kalkıp salonda oturup ağlamaya başlıyorlar. Bir hafta sonra annesi ona eşlik ediyor, bir hafta daha geçtikten sonra anneanne de onlara katılıyor,son hafta teyze de geliyor. Düğüne ağlayarak giden bu insanlar cenazelerinde de şarkı söylüyor. Bir aile büyüğü öldüğünde bir odaya konuyor, üç gece akrabaları ve arkadaşları davulun ritmine uyarak başında şarkı söylüyor.
Shennong ırmağı Yangtze'nin bir kolu, 60 km. uzunluğunda .
Irmağının içlerine doğru sampanlarla ilerliyoruz. Irmağın suyu bazen o kadar alçalıyor ki, kürekçiler dümen gibi bir sopayı suda tutan hariç, suya atlıyor. Kayığın yanlarından bağlı bambu lifinden halatlarla çekiyor. Bu yörede yaşayanların yüzyıllardır yaptığı işmiş bu. On, onbeş sene öncesine kadar bu işi tamamen çıplak yaparlarmış, şimdi iç çamaşırlarıyla yapıyorlar.Aldığım Shennong bölgesini tanıtan gezi kitabının kapağındaki resim 1982 de çekilmiş ve kürekçiler çıplak. Çin 1992 de turizme açılınca onlar da iç çamaşırı giymeye başlamışlar.Irmaktan yukarı akıntıya ters 40 dakika ilerliyoruz,elimi suya daldırıyorum, çok güzel desenli çakıl taşları var. Su kristal gibi berrak. Rehberimiz 25 yaşında bir Tujia gelini, bize şarkı söylüyor. Dönüş akıntıyla beraber 20 dakikada bitiyor.Kayıkların yolcuları onca zorlanan kürekçileri bahşişleriyle mutlu ediyor. Ne de olsa tek geçim kaynakları bu iş. Gemimize dönüyoruz.
İlk boğaz olan 76 km.lik Xiling boğazında ilerlemeye devam ediyoruz. İki tarafta dik dağlar, rehberimiz uçan kartalları gösteriyor. Boğazın kayalık olan bölgelerinde 5000 yıl önce antik dönemlerde yapılan kaya mezarları var. Daha sonraları Han hanedanı zamanı (2000 yıl önce) tahta tabutlara konan ölüler duvar gibi yükselen uçurumlarda,su seviyesinde 150-200 mt. yüksekliklerde girintilere konmuş. Civarda ikibinden fazla böyle mezar bulunmuş. Bir belgeselde o tabutları oralara neden ve nasıl koyduklarını izlemiştim. Bu bölgede çok kuvvetli akıntılar ve girdaplar var.
(Kırmızı beyaz çizginin altı 2009 dan sonra sular altında)
Saat 16.00 Fengjie'deyiz. Baidi Beyaz İmparator tapınağı ve şehrine gidiyoruz. Tapınağa bir bambu bahçesinden giriliyor, küçük havuzlar var.
İki leylek, ki bunlar uzun ömrü temsil ediyor ve bir ejderha heykelleri var.Onlar da gücü temsil ediyor. Zaten şehrin hikayesinde ,Han hanedanı zamanı burda garnizon kuran bir askeri yöneticinin topraktan fışkıran beyaz buharın şeklini ejderhaya benzetip,kendini imparator ilan etmesi ve şehri kurması var. Tapınağa teleferikle çıkıyoruz.Binalar çok güzel, Şanghay'da Yuyuan Bahçelerindeki gibi. Çıkışta seyyar satıcılar tonla. Ama bunlar yiyecek satıyor, kurutulmuş kızartılmış balık,kurutulmuş karides, kurutulmuş yengeç,şeftali, erik....Gemiye dönüyoruz.
Çok sıcak. Günde birkaç kez duş almak gerekiyor. 45 km.lik Wu Boğazında yol alıyoruz.Bu boğazların içinde ,en derin vadilerle kaplı olanı.Öyle yüksek tepeler var ki başları duman içinde. Bu tepelerin oniki tanesine isim verilmiş. En tanınmış olanı Tanrıça Tepesi. Zirvede ayakta duran bir kadın silueti şeklinde kaya var. Çok hoş panaromik manzaralar var ...Ve yine gemide akşam oluyor.
Sabah Qutong Boğazında yol almaya başlıyoruz. Sadece 8 km.lik bir boğaz.Yine uçurumlar, kayalıklar.Yükseklerde bir kayaya dev boyutta ters duran bir rahip oyulmuş. Aşağıda onca akıntılı bir nehir akarken o kayalara nasıl çıkılmış, ya da nasıl inilmiş. Kayalıklarda bazı yerlere baraj su tutmaya başladığında nereye kadar yükseleceği işaretlenmiş. Birçok tarihi alan sular altında kalırken,bazılarına daha yakından bakılabilecek. Sıların 100 mt.yükseleceği söyleniyor. Yolculuk boyunca yerleşim yerlerinin daha yukarılarına hep yeni binalar yapıldığını görüyoruz. Bir milyondan fazla insanın evlerinden çıkmak zorunda olmaları ne kötü. Hasankeyf ,Zeugma geliyor aklıma.
9.00 Fengdu'dayız."Hayalet Şehir" denen tarihi bölgeye gidiyoruz. Yine karaya ayak basar basmaz bir ton işportacı. Bazı kadınların sırtlarında enteresan sepetler var.Çocuklarını içine koymuşlar. Çok sakat insan var,neden acaba? Hayalet şehir, eski bir kraliyet sarayı. Antik Yunan Mitolojisinde hangi tanrılar varsa ,bu sarayda ve bahçedeki heykellerde var.Şarap tanrısından, yeraltı tanrısına kadar. Tapınağa 400 basamakla çıkılıyor.İlginç heykellerin arasında keçiyi emziren güzel bir kadın heykeli de var. Tapınağın olduğu tepenin manzarası muhteşem. Qutong Boğazının girişine bakıyor. Bahçede banyan ağaçları var. Ve yine gemiye dönüyoruz.
Güvertede güneşleniyorum. Akşam ayak masajı iyi gidiyor.
Gemide son günümüz.Yarın sabah Chongqing'e varıncaya kadar sürekli yol alacağız. Su sapsarı çamur renginde,oldukça akıntılı. Yemyeşil sahil boyunca ilerliyoruz.Fengdu'daki tapınaktan aldığım tütsülerden yakıyorum.Dışarısı çok sıcak. Evler tepelerde,nehre doğru ekili araziler var.Mısır ve muz görüyorum.Evlerin çatıları düz. Yichang'dan aldığımız şarabı açıyoruz. Sahili seyrederken ,şaraplarımızı yudumluyoruz.
Akşam kaptanımız veda partisi veriyor.Yolcuların büyük çoğunluğu Alman.Personel Çin'in değişik yörelerinin kıyafetlerini giyip, folklor gösterisi yapıyor. Bizim gurup partiye "Üsküdar'a Gider İken'' le katılıyor.
Kaptanın konuklarıyla valsinin ardından parti bitiyor.
Sabah kahvaltıdan sonra dört günlük evimizden ayrılıyoruz. Doğayla başbaşa ,trafikten uzak ,sessiz ve sakin dört günden sonra ,30 milyon nüfuslu şehir Chongqing'deyiz. Şehir ,1 temmuzda Komünist Partinin 85.yıl kutlamalarına hazırlanıyor. Dağlık bir şehir.Çin'de bisikletin en az olduğu şehirmiş. Şehrin yüksek teplerinden birinde Elling Parka gidiyoruz. Modern büyük bir pagoda yapılmış. Daha az nemli bir şehir. Çok kalabalık.Sokaklarda yerlere oturup iskambil oynayanlar var. Emel'le Otelin yakınındaki bölgeyi dolaşırken yine mısır alıyoruz. Bir pazara denk geliyoruz.Elektronik cihazlar, saat ve cep telefonu cenneti. Fiyatlar öyle pazarlığa açık ki güvenip hiçbirşey alamıyoruz. Akşam yemek otelde . Çin yemeklerine ve çubukla yemeğe öyle alışıyorum ki, korkarım İstanbul'da da
devam edeceğim.
Yarın rotamız pandaların memleketi Chengdu.
Yorumlar
Yorum Gönder