ESKİŞEHİR'deydim

ESKİŞEHİR'DEYDİM



Şaşırdım kelimesi hafif kaldı, Eskişehir'i gezdikçe. İlk gidişimdi ve yolculuk etmeyi sevdiğim trenle ulaşılabilen, ender şehirlerimizdendi Eskişehir. Başkent Ekspresiyle dört saatte gardaydık. Kalacağımız ev şehrin biraz dışında Karabayır Bağları denilen yerde, Başkan Büyükerşen'in bu şehre kazandırdığı SAZOVA Bilim Kültür Parkına yakın bir yerdeydi.
Önce şehri şöyle bir turladık. Bir arkadaşım ve Eskişehir Anadolu üniversitesi mezunu yeğeniyle beraberiz. Gardan yürüyerek, Porsuk Çayı boyunca sıralanmış, öğrencilerin dolup taştığı kafelerin olduğu kıyı boyuna geldik. Köprüler renk renk, biçim biçim. 

Amsterdam'a da benzeten oluyor, St.Petersburg'a da. Köprübaşı'ndan gondollar kalkıyor.Çay boyunca ulaşım için kullanılacaklarmış.Şimdilik dört kişilik gondolda, onbeş dakikası toplam 10 liraya kısa bir tur yapılıyor.


Napoliten müzik eşliğinde, daracık kanalda, usta bir manevrayla dönünce, çizgili tişortuna kadar Venedik kokan gondolcuya, kanalın genişliğini sordum.13 metre deyince, ''peki gondolun boyu'' dedim, ''11 metre'' dedi. Bu manevra kabiliyeti, 8 aylık bir mazi için, iyi performanstı doğrusu.


Kutay'ın, Eskişehir bilgilerinden bize aktardıklarına göre, başkan bir görevliyi gönderip en ince detaylarına kadar gondollar ve gondolların kullanılması hakkında bilgilleri kayıt altına aldırtmış. Bu bilgiler ışığında Eskişehir'li gondolcular yetiştirtmiş. Gondollar Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Tersanesinde üretiliyor. Güneşin batma saatlerinde, Porsuk pembeleşirken gondolla bir tur, Eskişehir'de mutlaka yapılmalı. Tabii Porsuk buz tutmadan.
Atalar caddesinde Kırım Börekçisinde ÇİBÖREK mutlaka yenmeli. Kırım Türk mutfağının baş tacı çiböreğin ''Çİ'' sinin , eski kıpçak lehçesinde leziz,enfes anlamını vurgulamak için kullanılan ''çi'' kökü olduğunu, restoranın servis kağıtlarının üzerinde okumalı. Ama kımız içmek konusunda biraz temkinli davranmalı.


Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampüsü'nü mutlaka dolaşmalı, varsa bir etkinliğe girmeli. Sinemasından, çok şık bir restoranına varıncaya kadar bu üniversite beni büyüledi. Yeğenlerimin İstanbul dışında okuyacak olsalardı, bu üniversitede okumalarını isterdim. Keşke daha önce bu şehre ve Üniversiteye gelmiş olsaydım diye düşündüm. Müzesi, Atatürk Kültür Merkezi, Japon Bahçesi, heykelleri engelliler için fakülte girişlerindeki asansörleri görmek için bu okulu gezmek, bence Eskişehir'de yapılacak bir etkinlik.


KENT PARK havuzları, bahçeleri, heykelleri, plajıyla muhteşem. Hiçbir detay gözardı edilmemiş. Plajın soyunma kabinlerinin arka duvarının, bambu rölyefli beton plaklarla kaplanmış olması bile estetik bir zevkin göstergesi. Parka giriş kapıları, bir Avrupa şehri parkının görkeminde. Girişte engelliler ve yaşlılar için bulundurulan tekerlekli sandalyeler, ahşap kaplamalı çöp kutuları, şık büfeler ,oyun parkları herşey birbiriyle uyumlu. Ancak, ''balıklara yiyecek atmayın'' uyarısının hemen yanından balıklara yem atanlar henüz var!


ODUNPAZARI evlerinin bir kısmı restore edilmiş. Çarpıcı renkleriyle Eskişehir'in bir başka rengi bu evler. Birkaç tanesi kafe ve restoran işlevi de görüyor. Beyler sokak, Paşa mahallesi gezilmeli. Kurşunlu Külliyesi bu bölgede. Mimar Sinan eseri olduğu söylenen külliyenin girişteki revakları çok güzel. Biz gezerken, Külliyede bir de lületaşı sergisi vardı. Pipolar pipoluktan çıkmış, sanatsal birer heykel estetiğine ulaşmış gibiydi. Atlı Han' da da lületaşı objeler görülmeli.


Odunpazarı'nın üst taraflarında yeni açılan ŞELALE Parkın manzarası tüm Eskişehir'e hakim.Hem açık ,hem kapalı oturup yemek yenecek,çay,kahve içilecek yerler var. Eskişehir manzarası eşliğinde, yapay da olsa bu şelalenin su sesi dinlenmeli.


HALLER GENÇLİK MERKEZİ bizim için Nevizade ile Çiçek Pasajı görünümünde. Eski hal binası, bilen ellerde değerlendirilmiş. Haftasonları canlı müzik var. Büyük, tek bir mekan olan hal binasının, ortasındaki platformda müzik çalınıyor.Etrafta sıralanmış kafe veya restoranlarda oturup birşeyler yerken, müzik dinlenmeli.


Eskişehir, senfoni orkestrası olan ender şehirlerimizden. Sezonda cuma akşamları 20.00 ve cumartesileri 14.00 de konserler var.Opera binası ve Şehir Tiyatroları aynı binada ayrı salonlarda. Konser için cuma akşamına bilet bulamadık, cumartesi günümüzde bir Anadolu şehrinde klasık batı müziği keyfi yaşadık. Şehir tiyatrolarındaki ''Azizlikler'' oyununa bir aylık biletler tükenmişti. Bir üniversite şehri için olası bir durum ama,tüm bunlara sevindim. 

Sanata insanların zaman ayırması güzel. Sıkı durun konser biletleri 1 lira, öğrenci 50 kuruş.
Eskişehir'de Çin Lokantasından, İtalyan lokantasına aradığınız her çeşit yeme içme mekanı var. Ve eski tuğla fabrikası binaları enfes yeme içme mekanlarına dönüştürülmüş. Havelka ve 222'nin tüm restoranları harika. Fiyatlar biz İstanbul'lulara parmak ısırtacak cinsten. İstanbul fiyatlarını üçe,dörde bölebilirsiniz bu şehirde. Yüksek bacalarının hala durduğu eski tuğla fabrikası binalarının, nasıl değerlendirildiği de mutlaka görülmeli.

Yani, Eskişehir'e mutlaka yol düşürülmeli, gidilmeli ve bir şehir nasıl gelişir görülmeli.

Not:Eskişehir'de bulunduğum beş gün içinde, Kütahya iline bağlı Çavdarhisar'da AİZONAİ antik kentine ve Ankara'ya bağlı BEYPAZARI'na yaptığım günü birlik geziler, Eskişehir'de gezdiğim FRİG VADİSİ'nden sonra......

Yorumlar