6 -8 Mayıs 2013 Venedik'teyiz
Aslında bazen kararsız kalıyorum. Anları mı, rehber olacak bilgileri mi yazsam. Anları yaz Tütü diyorum, internet her çeşit bilgi dolu, sonra da özelleştirme konuyu diyorum, iki derede bir arada kalıp, ortaya karışık yapmaya karar veriyorum.
Derken, iki derede bir arada kalmak tabiri, nereden geldiğini yeni öğrendiğim, dilimize dolanan başka bir tabiri getiriyor aklıma.
'Keçileri kaçırmak'
Osmanlı devleti vergi almakta hiç bir şey kaçırmazmış, şimdikinin de pek farkı yok ya. Ağnam vergisi hayvan başına alınan vergiye deniyor. Vergileri toplamaya tam da koyunların keçilerin yavruladığı zamanlarda gelirlermiş. Koyunlar tek yavrularmış ama keçiler üç tane de yavrulayabilirlermiş. Yavrularlarmış ama, ikisi ölür biri kalırmış. Onun için yetkililer vergileri toplamaya geldiklerinde, ölecek gibi olan keçi yavrularını ya caminin oraya da komşunun bahçsine doğru salarlarmış. Yani 'keçileri kaçırılarmııııış'
Venedik'e dönelim şimdi, ilk kez 1987 yılında geldiğim bu şehirde onca yıl sonra her şeyi bıraktığım gibi buldum :) Üçüncü Venedik seferim hepsinden güzeldi. Çünkü geceyi de Venedik'te geçiriyorduk.Sabahın güzelliğine daha hiç bir ses değmeden dolaştım Venedik'in meydanlarını, kanallarını.
Rialto Köprüsü
Venedik'in aslanı ve azizi sütunlarının üzerinden güneşin doğuşunu izlerken ve sabahın ilk çöpçüleri aryalar eşliğinde meydanı süpürmeye başlarken yola koyuldum Academia Köprüsü'ne, Santa Maria dei Salute'ye.
Yorumlar
Yorum Gönder