EL ORFELİNATO
Gezi tarihi : Eyl. 2017
Hayır, hayır, İspanyolca yazmayacağım, Ladino dilinde de yazmayacağım, Ortaköy sırtlarında dolaştıracağım sizi. Niye böyle başladım diye sorarsanız, bu kelimenin anlamı ''Yetimhane''
Eski bir yetimhanede, bir fotoğraf sergisindeydim bugün. Üç sanatçının dört başlık altında fotoğrafları ve bir dökümanter filmi sergileniyordu, bu yüz yıllık, varlığından bile yakın zamana kadar haberim olmayan, binada.
Önce sergiden sonra binadan bahsedeyim size. Sema Tecen 'Remember' başlığı altında, yetimhanenin dökümanter fotoğraflarını, Emrah Günay ise 'Haydarpaşa Yanıyor İstanbul Seyrediyor', 'Kapının Dışında Kalanlar', 'Kapılar ve Numaraları' fotoğraflarını sergiliyordu. Orhan Cesur'un 'El Orfelinato' isimli tematik filminin ise saatine denk düşemedim ne yazık ki.
İtiraf edeyim, bu sergiye gidiş nedenim, fotoğraflardan çok mekandı. Ortaköy'e çok gittim ama ne Taşbasamak ne de Palanga Sokağın yokuşlarına hiç dalmamıştım. Bir kaç dakikada ulaştım otuz yedi numaraya.
Cephesi taş kabartmalarla şekillendirilmiş bina hemen kendini belli ediyordu. Belediyeye ait bir birimin kapısından girerek, yetimhanenin arka bahçesine geçtim. Görevlinin gösterdiği sağdaki kapıdan içeri girdim.
Yüksek tavanlar, dökülmüş fayanslar ama desenli çiniler karşiladı beni. Ve duvarlarda yetimhanede büyümüş kişilerin anılarının yazılı olduğu çerçeveler.
Yetimhane Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarında yetim kalmış Yahudi çocuklara, on beş yaşlarına gelinceye dek ev olmuş. İki kez yangın geçirmiş, daha sonra terkedilmiş. Şimdi bir firmanın mülkiyetinde, fakat devam eden mahkemeler var.
Hepsi bir yana, toplumlar mekan hafızasıyla, geleceğe taşırlar tüm yaşanmışlıkları. Burası öyle bir yer şimdi, iç içe geçmiş odaları ve salonlarıyla, çocukların üzerinden kaymasını engellemek için topuzcuklar konmuş merdiven trabzanlarıyla, Boğaza bakan camları kırık pencereleriyle.
20 Eylüle kadar açık, bilginiz olsun..
Yorumlar
Yorum Gönder