BERLİN ANIMSAMALARI (9)



"Under den Linden" yani "Ihlamurlar Altında" ne güzel bir cadde ismi değil mi? 


Temmuz ayında olduğumuz için o mis gibi ıhlamur kokularını alamıyoruz ama,  geniş bulvarın kaldırımlarında, ıhlamurların altından, Brandenburg Kapısı'na doğru yürüyoruz.


Dondurmayla kırdığımız iştahımız, 'hadi hadi bir şeyler yiyin' diyor. Sağda bir Vapiano pizza şubesi görüyoruz ve dalıyoruz, karnımızı doyuruyoruz.


Bir buçuk kilometrelik Ihlamurlar Altında Caddesi, , Prusya Krallığı döneminde on dokuzuncu yüzyılın sonunda yaptırılan, yüksek sütunlarıyla Atina'daki  Partenon Tapınağı'nın cephesini andıran, Brandenburg Kapısı'nda son buluyor.


Kapının beş geçişinden,  ortadakiler kraliyet ailesinin geçişine, iki yanlardaki son geçişler halka aitmiş. Heybetli kapının üzerini süsleyen Zafer Tanrıçası'nın dört atlı arabasını sürdüğü Quadriga Heykeli, Napılyon'un o kadar hpşuna gitmiş ki, Berlin'i  işgal edip geri dönerken heykel de Paris'in yolunu tutmuş.


Prusya güçlenip Paris'i işgal ettiğinde ise, Berlin'e götürülenler arasında Quatriga Heykeli de vardı. Heykel anıt kapının üstünde yerimi aldığı gibi, kapının bulunduğu büyük meydana da, Paris'in işgali şerefine Pariserplatz, yani Paris Meydanı adı verildi. Giderseniz, güneşin batma saatlerinde orada olun, kapının rn güzrl fotoğrafları o saatlerde çekilenler.


Biraz daha yakın zamanlara gelelim şimdi. Kapının hemen sol tarafında heybetli büyük bina Adlon Oteli, şimdiki adıyla Adlon Kempinsky Oteli. Dünyanın birinci savaşı yıllarında (Şu ara okuduğum Mütareke Yıllarında İstanbul kitabının yazarı, I.Dünya Savaşı için bu tabiri kullanmış  hoşuma gitti, ondan çaldım ) o dönem tuğgeneral rütbesinde bir asker olan M. Kemal, şehzade konumundaki Vahdettin'in yaveri olarak, kralın davetiyle, cepheleri teftiş için geldikleri  Berlin'de, bu otelde kalmışlar.


Kapının yakınında cam kubbeli Reichtag Parlamento Binası ve her biri iki otuz sekiz metre uzunlukta, doksan beş santim genişlikte iki bin yedi yüz on bir beton bloklardan oluşan Katledilen Avrupa Yahudileri Anıtı var. Almanlar, Berlin'in muhtelif yerlerinde, yanlışlarını kabullendikleri anıtları dikmeye devam ediyorlar. Tökezleme taşları, Yahudi Müzesi'nin 2001"de açılan ek bölümü gibi.


Akşamı Berlin'in ışıltılı meydanlarından Postdamer Meydanı'ndaki Sony Center'da yapıyoruz.  Meydana geldiğimizde hava kararmış olduğundan etrafı çok da algılayamasak da, burası Avrupa'da trafik ışıklarının ilk uygulandığı meydan olacak kadar ypğın trafiğin olduğu bir meydanmış. Tabii II. Dünya Savaşında neredeyse düm düz oluncaya kadar. 


Berlin Duvarının da böldüğü bu bölge, duvar yıkıldıktan sonra, yoğun bir kentsel dönüşüm yaşamış, renkten renge giren tavanıyla görsel şölen yaratan Sony Center binalar kompleksi de 2000 yılında kentin cazibe merkezlerinden biri olmuş. Restoranından sinemasına, alışveriş merkezinden ofislere bir çok işlevsel mekanların olduğu Sony Center'da geceye doğru  yol alırken,  Berlin'de bir günü daha Friedrich Caddesi'ndeki  otelimize yürüyerek sonlandırıyoruz.

Yorumlar