KAŞ GÜNLÜKLERİ (15) : KALBİMİN KADINI'NI BATIRAN ADAM (Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul)

 


Bu kış martta, Kaş'taki rotalarımdan biri I. Dünya Savaşı'nda topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul ve bataryasının, Meis Limanı'ndaki "Kalbimin Kadını"nı, top atışlarıyla devirdiği Kepez tepelerine oldu. Yoldaşım ve rehberim, Kaş'ta çok yol katettiğim Ayşe komşum.


Orijinal adı 'Ben My Chree' olan 'Kalbimin Kadını' 1907 yılında Man Adası'nda bir şirketin yaptırıp, yolcu da taşıdığı buharlı bir posta gemisi. ''Nerede bu Man Adası?' diye merak edecekleri, aramaktan kurtarıp, Man Adası'nın, İngiltere ile İrlanda arasında, küçük mü küçük bir ada olduğunu söyleyeyim. "Peki de, Ben  My Chree'nin Kalbimin Kadını'yla ilgisi ne?" diyecekleri de duyar gibiyim. O zaman, Kepez'e tırmanmadan biraz da Manks (Manx) dilinden  bahsetmem gerekiyor. Çünkü, geminin adı, Manks  dilinde.


Man adası yerlilerinin konuştuğu bir Kelt dili olan Manks'ı, Unesco 2009 yılında 'kaybolmuş diller' kategorisine alınca, adalılar itiraz etmiş. Unesco da dili, "ciddi tehlikede olan diller" kategorisine almış.Son konuşanı 1974 yılında ölen dili, adalılar öyle savunuyormuş ki, adada, o dilde eğitim veren bir ilkokul bile varmış.


Biz yine gemiye dönelim. Ben My Chree gemisi, Man Adası'yla İngiltere arasında yol alan en hızlı  buharlı yolcu gemisiymiş. Liverpool ile Douglas arasındaki mesafeyi, üç saatten az bir zamanda alan geminin, bu mesafeyi katettiği süreyi daha aşağı çekebilen bir gemi hala  olmamış. 


Man Adası'ndan Kaş'a ve hemen karşısındaki Meis'e nasıl mı geldik? Hemen gelmedik. Hele biz  önce Ayşe'yle Limanağzı'ndan yukarı, Kepez'in tepelerine, Mustafa Ertuğrul'un toplarını yerleştirdiği yere doğru bir yürüyelim, hem Kalbimin Kadını'nın başına gelenleri, hem de oralarda neler olduğunu anlatacağım.


Bu  yıl (2022)  Mustafa Ertuğrul ismini de yaşatmak amacıyla, Kaş'ın Bayındır Köyü'nden, topların yerleştirildiği Kepez tepelerine kadar ormanlık alanda 10.5 kilometrelik mesafe işaretlenip, temizlenerek Topçu Yolu yürüyüş rotası olarak eko turizm hizmetine açılmıştı.


Biz rotamızı ters istikametten, bulunduğumuz mahalleye daha yakın olan Limanağzı tarafından başlatıyoruz. Ayşe'nin çocukluğu ve ilk gençlik yılları zaten o tepelere yakın yerlerde geçtiği için, işaret levhalarına çok da ihtiyacımız  olmayacak.


Likya Yolu'nun  küçük bir parçası olan Limanağzı'na kadar olan patika yolu  geçtikten sonra, küçük koya sırtımızı dönüp,  başka bir patikadan  yukarı bir  müddet tırmanıyoruz. Arada, bir taşın üstüne oturup elma molası verdiğimizde,  eskiden elektriğin olmadığı zamanlarda oralarda nasıl yaşandığı sohbetinden sonra, makiliğin içinde yola devam ediyoruz.


Geldiğimiz düzlükte, Kaş'ın özgün mimarisinde, daha önce de benzerlerini gördüğüm, iki katlı küçük bir taş eve rast geliyoruz. Birbirinden çok uzak mesafelerde olan, genellikle de terkedilmiş bu evlere,  yakınlarda zeytinlikleri varsa, zeytin zamanı gelip kalan ev sahipleri de oluyor. Sağda solda, kır çiçeklerinden yavaş yavaş açmaya başlayanlarla, keçilerden kalakalmış kekikler boy gösteriyor. Evin yakınındaki küçük gölet, Kaş'ın yaz aylarındaki kuraklığına eskilerin aldığı bir önlem. Göletin yakınında Topçu Yolu'nu gösteren ilk işaret levhası çarpıyor gözümüze. 


Düzlükte, taşların  arasından biraz daha ilerleyince, büyükçe bir tanıtım tabelası görüyoruz. Türkçe ve İngilizce, olayın  geçtiği zaman hakkında bilgilerin yazılı olduğu tabela öyle bir yerde ki, ne batarya yerleştirilecek bir yere benziyor, ne de Meis gözüküyor. Makilik alanda, çalılara  takıla takıla, kendimize yol açıp yürüyoruz. Eğim, deniz istikametine doğru inmeye başlayınca doğru yolda olduğumuzu anlıyor, sonunda küçük adacıkları ve Meis'i karşımızda buluyoruz. 


Şimdi, 1. Dünya Savaşı yıllarına bir dönüş yapalım. Mustafa Ertuğrul Girit Hanya doğumlu, Çanakkale'de de görev yapmış bir subay. Meis  Harekatı sırasında teğmen rütbesinde. Meis Adası Kaş'ın hemen karşısında, İtalyan işgalinde bir ada. İngiliz ve Fransız gemileri, kara yolu olmadığından hiç bir tehlikenin olacağını düşünmedikleri Akdeniz'in bu bölgesinde, Türk askerlerine deniz yoluyla yapılacak her türlü ikmali engellemek için sürekli devriye geziyor, kıyılara yaklaşıyor, yakaladıkları teknelerin taşıdıklarına el koyup, sonra  da batırıyor.


Meis bu bölgede, korunaklı, önemli bir liman.  1916 yılının sonlarına doğru, Mustafa Ertuğrul, komutanına, bu gemileri imha etmek için bir planı olduğunu söyler. Emrindeki topçu birliğiyle karadan, limanın karşısındaki, yolu bile olmayan tepelere dağ toplarını taşıyacak, oradan atış alanlarına giren gemileri batıracaklardı. Komutan olumlu karşılar ve dağ topları kimi katır, kimi insan gücüyle iki ayda Kepez tepelerine taşınır.


Kalbimin Kadını yani Ben My Chree'ye burada bir paragraf daha açmamız gerekiyor, çünkü sahip olduğu bir de  ünvanı var. Top  atışıyla batırılan 'ilk uçak gemisi'' ünvanına sahip olan Ben My Chree, aslında tam da uçak gemisi değil,  uçak taşıyan bir gemi.


Savaş başladığında Kraliyet ordusuna alınıp, gerekli değişiklikler yapılarak, altı uçak alabilecek kapasitede, uçaksavarlı bir savaş gemisine dönüştürülen 118 metrelik Ben My Chree, 1917 yılının ocak ayının dokuzunda, yani adaya ikmal getirdiğinin ertesi günü, hiç tahmin edemedikleri bir mevziden gelen top atışlarıyla yanmaya ve sancak tarafından batmaya başlar. Mustafa Ertuğrul'un birliği o gün limandaki başka gemileri de suya gömer. Kalbimin Kadını hakkındaki son haberler, 1920'ye kadar yarı  batık olarak Meis Limanı'nda durduktan sonra  Pire'ye, sonra Malta Adası'na çekildiği, 1923 'te de Venedik'te parçalandığı haberleridir.


Mustafa Ertuğrul'un düşman gemilerini yok etme görevi devam eder. Kemer'de yine yol geçmez bir buruna yerleştirdiği bataryası ile bu kez Fransız Paris II'ye tuzak kurar. Koyda tutulan bir yelkenliye yaklaşan kruvaziyer, iyice yakına gelinceye kadar beklenir, top atışı başladığında artık kaçacak zamanı kalmamıştır, o da batar. Sağ kalıp, kıyıya yüzebilenleri, köylüler kurtardığında takvimler 13 Aralık 1917'yi gösteriyordu.


Batırdığı ufak tefek gemileri saymazsak, üçüncü önemli  gemi Fransıların Aleksandra'sı oluyor. Onun için kullandığı taktik diğerlerinden  farklı. 8 Aralık 1918' de devriye gezen Fransız savaş gemisi Alesandra, Kemer yakınlarında bir tekne görür, askerler bir botla yaklaşıp, yüküne bakarlar. Portakalla dolu varilleri görünce, sandıkları açıp, zehirli olup olmadıkları da araştırıldıktan sonra, portakalları gemiye almak için tekneye yaklaşırlar. Hesap edemedikleri bir savaş oyunu, Aleksandra' ın da sonunu getirir.


Üsteğmen rütbesine yükselmiş olan Mustafa Ertuğrul, fıçıları beş altı kişinin bile kaldıramayıp, ancak vinçle kaldırılabilecekleri  kadar doldurtmuştur. İç  kaplamaları sökülüp  dinamitlerle doldurulduktan sonra tekrar kaplanan teknede, son varil dinamitleri patlatacak fünye gibidir ve tekneyle birlikte Aleksandra da infilak eder.


Mustafa Ertuğrul, Kurtuluş Savaşı'nda da çatışmış kahraman subaylarımızdandı. Daha sonra,  komutanı Şefik Aker'in kızıyla evlenip, Antalya'ya yerleşti. 1930 yılında yüzbaşı olarak emekli olan Mustafa Ertuğrul, 1934 yılında soyadı kanunu çıktığında , kayınpederinin soyadını aldı. CHP Antalya İl Başkanlığı da yapıp, Antalya'da çiftçilik ve seracılıkla uğraşan, Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Aker'in  adı, dünyada, 'Uçak gemisi batıran asker' olarak geçer.


Ve biz, 14.30'da  çıktığımız yürüyüşümüzü, topların patladığı Kepez tepelerinde, Meis'i (Uluslarası literatürde adı Kastellorizo olarak geçer) arkamıza alıp bol bol fotoğraf çektiktan sonra, Kaş'ın yavaş yavaş uyanmaya başlayan cennet doğasında eve dönüşe başlıyoruz. Evlerimize geldiğimizde saatler 19.00'u gösteriyordu.

Yorumlar