Sonbahar, kış yürüyüş rotalarımdan olan Çetikli Mahallesi, evime on beş yirmi dakika mesafede, Kaş'ın çok fazla bozulmamış, küçük bir mahallesidir. Mahallenin tam orta yerinde, yol çatalında, zamanında içinde hayat olan, benzerlerine bir kaç yerde daha rastladığım, küçük bir taş ev, yanında da, Tubin Kültürevi yazan bir bina vardır. Tubin adı hep dikkatimi çekse de, bir etkinlik olsa mutlaka haberim olurdu diye düşünüp, üzerine düşmediğim bir yerdi burası.
Ta ki, bir ay kadar önce, Stocholm'de yaşayan Kaş sevdalısı bir arkadaşımın, Çetikli'de oturan arkadaşlarından bahsetmesine kadar. Arkadaşları Eino ve Beyhan Tubin çiftinin, Estonyalı ünlü bir besteci olan babaları Eduard Tubin'in adını, Kaş'ta onun bestelerinin de çalınacağı bir kültür evinde yaşatma isteklerinden bahsedince, Çetikli'deki Tubin Kültürevi'nin adının nereden geldiği de, tarafımdan anlaşılmış oldu.
1994 yılından bu yana, eşi Beyhan Hanım'la Kaş'ta yaşayan Eino Tubin'in babası Eduard Tubin, Estonya'nın bir köyünde, babaları köy orkestrasında, anneleri kilise korosunda müzikle iç içe olan, üç kardeşin en küçüğüydü. 1905 doğumlu olan Tubin, ilkokuldayken okulun orkestrasında flüt çalan tek çocuktu. Arkadaşları bahçede top oynarken, öğretmenleri onu pencerenin önüne oturtur, flüt pratiği yaptırırdı. Satranç ve kaligrafik yazı da küçük Tubin'in ilgi alanlarıydı. Biraz büyüyünce, o da babası gibi köyün orkestrasında flüt çalmaya başlamış, daha sonra babasının aldığı piyanoyla kendini eğitmeye başlamıştı.
Abisi gibi öğretmen okuluna giden Tubin, burada ünlü bestecilerin eserleri ile tanışmış, felsefe, matematik bilgisini arttırmış, bildiği Rusça'nın yanına, İngilizce ve Almanca'yı da eklemiş. Daha sonra ülkenin ikinci büyük şehri olan Tartu'da Müzik Yüksek Okulı'na başlayan Tubin, org bölümünü seçer, ülkenin tanınmış bestecilerinden Eller'in öğrencisi olur. Yirmili yaşlarının başlarında, ilk orkestra şefliğini yapar. Bu arada, ekstra para kazanmak için, bir kilisede org çalmaya devam eder. Okulda tanıdığı öğrenci arkadaşlarından Linda Pirn ile evlenir ve bir oğulları olur.
Estonya bizim tarafımızdan çok da bilinen bir ülke değildir. Bu yazıyı hazırlarken ülke hakkında okuduklarım arasında, beni epey şaşırtanlar oldu. Bunlardan biri de dil konusundaydı; Avrupa'da, halk arasında en çok dil çeşitliliği olan ülkelerden biri de Estonya imiş. Ülkede bir Ural-Altay dili olan Estonca'nın yanında, Fince, Rusça, Almanca, İngilizce de konuşulurmuş.
Nüfusu sadece 1.3 milyon olan ülkede, 24 üniversite, yerel tarihten, uluslararası sanatçılara her şeyi sergileyen 250 müze olduğunu, %99.86 okur yazarlık oranı ile dünyada 2. sırada olduğunu yazarsam, Avrupa Birliği'ne dahil olan bu küçük Baltık ülkesini kıskanmaz mıyız?
Devam edersem, %50'si ormanlarla kaplı bu ülkenin, Avrupa'nın en çok vahşi hayvan popülaritesine (bozayı, kurt, vaşak) sahip olduğunu, 2300 küçük adası, 1400 irili ufaklı gölü, en yüksek tepesinin ise sadece 318 metre olduğunu da eklersem, baba oğul Tubin'lerin doğduğu ülkeyi epey tanıtmış olurum sanırım.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında henüz çocuk olan Eduard Tubin, sonraki yıllarda Estonya Folklörüne ilgi duyar. Eserlerinde bu zenginlikten de yararlanan Tubin, Estonya mitolojisinde bir yaratık olan Kratt'ı, bale eserinin konusu yapar.
Rus ve Alman işgalleri, II. Dünya Savaşı yılları, Estonya'da zor yıllardı. Bu arada, Linda'dan ayrılan Eduard Tubin, dansçı, aktris Erika Saarik ile evlenmiş ve ilerleyen yıllarda bir Kaşlı olacak olan Eino Tubin de doğmuştu (1942). Tubin'ler, 1944'te, bir gemiyle, mülteci olarak İsveç'e göç ederler. Yüzlerce kişinin gemiye binmek için birbirini ezdiği limanda, ilk eşi, büyük oğlunu da götürmesi için ona verir.
Stockholm'e yerleşen aile, İsveç vatandaşlığına geçmiş, Tubin tanıdıklar vasıtasıyla Drottningholm Tiyatrosu'nda iş de bulmuştu. Şimdi bu araya iki anekdot eklemek istiyorum. İsveç Kraliyet Ailesi'nin yazlık sarayındaki bu küçük tiyatro, 18. yüzyılda yapılıp, hala kullanılan ender tiyatrolardan biridir.. Eğer aklımda yanlış kalmadıysa merkezden tekneyle bir saatte gittiğimiz bu adayı, iki sanatçımızla anmak isterim.
Edebiyat dünyamızın en çok ürün veren yazarlarından Ahmet Mithat Efendi, Avrupa'da Bir Cevelan adlı eserinde, 1889 yılında, bir kongre nedeniyle Avrupa'ya yaptığı seyahati anlatır. Stockholm'de, kraliyet ailesinin, Drottningholm Sarayı'nda verdiği akşam yemeğinde, her yerin elektrikle pırıl pırıl aydınlatılmış olmasını, kırk yılda bir gelinecek bir yer için hat çekilmesini, ne kadar gereksiz israf olarak bulmuşsa da, elektriğin jeneratörle sağlandığını öğrendiğindeyse hayranlığını gizleyememişti.
Aklımda yer eden bir başka Drottningholm Adası notu ise, ömrünün büyük bir kısmını İsveç'te geçiren ünlü heykeltraşımız İlhan Koman'ın, evi olan teknesi Hulda'yı, yaz aylarında adaya demirlemesidir.
Biz şimdi yine Tubin'lere dönelim. İlk eserleri Estonya'da oldukça bilinen Eduard Tubin, Stockholm'de de senfonilerini bestelemeye devam eder. Yeni hobiler de edinmiştir. 8 mm.lik bir makineyle filmler çekmek, yemek, hatta şarap ve şampanya yapmak gibi. Ve bol bol seyahat etmek. Çevre ormanlara, Avrupa'nın çeşitli şehirlerine. Eino da büyümüş, eğitimini tamamlayıp gazeteci olmuş, İsveç Savunma Bakanlığı'nda çalışmaya başlamıştır.
Oğul Eino Tubin, yanlız çıktığı maceralı bir yolculukta, Türkiye'ye gelir ve bir şekilde elinde adresleri olan bir aileyi ziyaret eder. Beyhan Hanım'la arkadaşlıkları başlar. Onu, Stockholm'e davet ederler. Bu arkadaşlık 8 Eylül 1966'da İstanbul'da evliliğe dönüşür. Yeni evli çift bir süre Stockholm'de oturur. Beyhan Hanım bir üniversite kursunda İsveççe öğrenir. Aile, Yılbaşı geceleri bir araya geldiklerinde, önce Estonya , sonra Türk marşını piyanoyla çalmak gibi bir ritüel edinmişti.
Aile hep beraber Eino Tubin'in geniş Plymoth'uyla Verona, Venedik tatilleri yapar, filmler çekilir, neşeli seyahatler yaparlardı. 1970'de rota İsrail, 1977'de Paris olur..Eduard Tubin 70 yaşında, Stockholm Erkek Korosu'na liderlik yapmaktadır. Torununa 7. yaş hediyesi olarak, dört dakikalık bir beste yapar.
Eduard Tubin 1982'de vefat eder. Eino ve Beyhan Tubin 1994 yılında Kaş'a yerleşir. Başka kitapları da olan Eino Tubin'in, babasını anlattığı, benim de bu yazıyı hazırlarken faydalandığım, kitap 2011'de basılır.
Estonya Kültür Bakanlığı 2011 yılında, yenilenen Alatskivi Kalesi'nde, Eduard Tubin Müzesi'ni açar. Müzede, bestecinin kişisel eşyaları, el yazmaları, kitapları, müziğinin kayıtları, bestecinin kendisi tarafından yapılmış filmleri ve fotoğrafları sergileniyor.
2010 yılında, Kaş Antik Tiyatro'da, Eduard Tubin'in 105. doğum yılı, onun da eserlerinin çalındığı bir konserle anılır. Temmuz 2018'de Tubin Kültürevi, bir dizi müzik etkinliğine ev sahipliği yapar. Eylül 2019'da Kaş Klasik Müzik Festivali, Estonyalı besteci Eduard Tubin'e adanır.
Aynı isimle bir butik otel olarak Çetikli'de konuklarını ağırlayan Tubin Kültürevi, notasız da olsa, Estonya'yı Kaş'a bağlayan bir köprü olmaya devam ediyor.
Not: Yazı ve fotoğraflar için kaynak, Eino Tubin'in EDUARD TUBIN - A BIOGRAPHY adlı kitabıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder