Kaş bugünlerde yağmura teslim. Yağmurun yarattığı bu puslu görüntü, üç gün kalıp da güneşi, bulutları, hatta hatta gökyüzünü hiç göremediğim bir şehre götürüyor beni.
Haydi hazırlanın, erkeklerin (tabii hepsi değil) yerlere tükürmekten bir hal olduğu, nemin sıkıntısından göbeklerini açıp dolaştığı Şanghay'a gidip, Yu Yuan Bahçeleri'ndeki yapay bir göl üzerine yapılan Huxinting Çay Evi'nde yasemin çayı içeceğiz.
Şanghay'ın eski kent yerleşiminin bir parçası olan Yu Yuan Bahçeleri'nin (5 hektarlık bir bahçe) içindeki köşklerden biri olan bu köşkü, 400 yıl önce, zengin Çinli bir yönetici (vali olabilir) babası için yaptırmış. Geleneksel Çin motifleriyle bezenmiş, çatı uçları bir ejderha kuyruğu gibi yukarı kıvrılmış, bordoya çalan kırmızı, ahşap köşk, Şanghay'ın en eski çay evi özelliğini taşıyor.
Turistik dükkan, restoran ve kafelere dönüştürülmüş klasik Çin mimarisindeki binaların arasında, Mahmutpaşa misali insan kalabalığından etrafın büyüsünü yakalayamadan ilerliyoruz çay evine doğru. Çok yakınında bir de Budist tapınağının olması kalabalığı arttırıyor. Tapınağın önünde bir demet tütsü de biz yaktıktan sonra, dokuz zikzaklı (kötü ruhlar düz gidermiş 😊) köprüyü geçip, çay evine gireceğiz.
Biz Emel'le (Çin'i doğudan batıya gezdiğim üniversite arkadaşım) köprüyü geçip, ünlü Huxinting Cashi'nin (Çince, Ho şin tin ka şi diye okunuyor) ikinci katına çıkıyoruz. Tamamen Ming Hanedanı dönemi eşyalarla döşenmiş olan salonun, pencere kenarında, iki tabureli bir masasına oturuyoruz. Siz de boş masalara oturun lütfen, zira burası çölde bir vaha gibi, dışarının kalabalığının tam tersi, çok sakin. On çeşit çaydan seçimimizi yapıp, siparişimizi verdikten sonra, ben size, bu çay evinin satıldıktan sonraki hikayesini kısaca anlatayım.
O zengin yönetici, dar günlere düşünce, Yu Yuan bahçelerini tüccarlara satmak zorunda kalmış (Bu bilgi Çin Kültür Merkezi'nden) 1855 yılında burası tüccarların rağbet ettiği bir çay evi olmuş.Afyon Savaşları'nda epey harab olduktan sonra, 19. Yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarına geldiğimizde, çay evine gelen yazar ve gezginler, kanalizasyon haline dönüşen yapay gölün kokusundan duyulan rahatsızlığı almışlar kaleme. 1961 yılında restore edilen Yu Yuan Bahçeleri ve çay evi, halkın hizmetine sokulmuş. 1986 yılında da milli değer olarak ilan edilmiş.
Evet, bizim topak halindeki yasemin çaylarımız, içinde sıcak su olan cam demliklerin yanında geldi. Atıştırmalık olarak gelenlerse çok ilginç, sakın kek ya da kurabiye beklemeyin. Bir kase bıldırcın yumurtası ve bizim şekerleme sandığımız kurutulmuş soya fasulyesi ezmesi eşlik ediyor çaya. Sıcaķ suyla buluşunca gül gibi açılan çaylarımızı, çok az demlendirip içerken, Huxinting Cashi'de çay içenler arasında Kraliçe Elisabeth'den Clinton'a uzanan listeye biz de girmiş oluyoruz.
Pencerenin önündeki masamda otururken, bir Şanghay yaptık geldik, Kaş'ta hava hala puslu 😊.
Not: İlk 4 ftğrf. benim objektifimden, diğerleri ortamı daha iyi canlandırabilmeniz için internetten aldıklarım.
Yorumlar
Yorum Gönder