PLASZOW KAMPI,'NDAKİ GRİ EV/ Krakow



Krakow'da pazar günü,  önce Schindler'in filmlere konu olan fabrikasını görmek istedik. Bilet kalmamış, müze kısmını gezemedik. (Gidecek olanlar dikkat, turizm sezonunda oralara giderseniz, internetten biletlerinizi alınız. Bu, Auswich Birkenau Kampı için de aynı.. İnternetten erkenden rezervasyonunuzu yapmazsanız, şehirdeki rehberli turlarla, ya da ayarlayacağınız tur şirketlerinden biriyle  gezmek durumunda kalırsınız. Tabii söylediklerim  yüksek turizm sezonu için.Bu arada, Auswich Birkenau Kampını, 10'dan önce, 16'dan sonra ücretsiz gezebiliyorsunuz.)


 Arzu'yla (kardeşim) Krakow'un Podgorze gettosunu sokak sokak arşınladık, evlerin avlusunda, parkların içinde kalan getto duvar kalıntılarına varıncaya dek. Gettonun, kampa yürüyemeyecek durumdaki yaşlı ve hastaların kurşuna dizildiği, her bir sandalyenin bin kişiyi temsil ettiği, yetmiş anıtsal sandalyeli meydanını da, kampa gitmeden gördük. Sonra da şehir merkezinden bile yürüyerek ulaşılacak uzaklıktaki toplama kampına, Plaszow'a yarım saatte vardık. 


Yazmadan geçmek istemediğim konu, 'doğru yolda mıyız acaba?' kuşkusuyla, adıyla sorduğum kamptan,  gençlerin bihaber olduğu.


Ana yolun biraz yukarısında kalan kamp alanı büyük ve engebeli bir arazi. Ama kamp alanının hemen öncesi, artık normal  bir yerleşim alanı. Gri bir ev karşıladı bizi önce. Kamp komutanı Amon Goth'un, oturduğu yerden keyfince insan avladığı ''Gri Ev'' di burası.


Ben kampın anlatımını, aynı yerleri gezmiş olan Şalom Gazetesi yazarına bırakıyorum.


''Kampın yapımına 1940 yılında başlandı. Arazi olarak iki eski Yahudi Mezarlığı seçildi. Çevredeki, Polonyalılara ait arazi ve evlere de el konularak zaman içinde genişletildi. 1944 yılına gelindiğinde kamp 81 hektarlık bir araziye yayılmıştı. Önce çalışma kampı olarak düşünüldü ve ilk sakinleri Polonyalı siyasi suçlular oldu. 1942’de Yahudilerin de gelmesiyle, hem toplama, hem transit hem de ölüm kampına dönüştü. 


Kampın etrafı çift sıra elektrikli tellerle çevrili olup, iki sıra tel arasında su kanalları bulunuyordu. Kamp çevresinde makineli tüfeklerle donatılmış on üç gözlem kulesi bulunuyordu. Kamp, Alman komuta bölümü, fabrikalar ve kampın kendisi olarak bölünmüştü. Kamp, kendi içinde Yahudi ve Polonyalılar bölümü ve her biri de kadınlar ve erkekler olarak ayrılmıştı. 


İlk iki komutan Horst Pilarzik ve Franz Müller dönemlerinde kampın korumasını Ukraynalılar sağlıyordu. Yahudilerin gelmeye başlamasıyla kamp komutanlığına sadistliği ile ünlü SS Amon Goth getirildi. Goth’un en büyük zevki her yemek öncesi balkonundan silahıyla bir kaç Yahudi öldürmekti.


Mahkûm sayısı 2000 ile başlayıp 1944 Haziran’ında en yüksek sayı olan 24.000’e ulaştı. Çalışabilir durumdakiler yakındaki taş ocağı veya fabrikalarda çalıştırılıyor, çalışamayanlar ise ya Auschwitz’e gönderiliyor veya kamp içinde öldürülüyordu.


Günlük gıda kotası 200 gram ekmek, 150 gram peynir, 300 gram sıcak su çorbasından oluşuyordu. Gıda azlığı, çalışma koşulları ve pislik sonucu oluşan hastalıklar nedeniyle zayiat yüksek oluyordu. Bu ölümler haricinde özellikle bizzat Goth tarafından veya emirleriyle yaklaşık 10.000 kişinin kurşuna dizildiği biliniyor. 


13 Eylül 1944’de yolsuzluk suçlamasıyla Goth’un tutuklanması ve Rusların ilerlemesi sonrası kamp tasfiye edilmeye başlandı. Toplu mezarlardaki cesetler çıkartılıp yakıldı. Binalar yıkıldı. Krakov’un kurtuluşundan bir gün önce, 14 Ocak 1945’de kamptaki son mahkûmlar, 178 kadın ve iki çocuk Auschwitz’e gönderildi.''


Not: 

- Şalom, haftalık siyasi ve kültürel gazetedir.


-2019 yılında yaptığım gezi sonrası yazdığım bu yazıyı, geçtiğimiz günlerde sahiplerini bulan Oscar adayı filmlerden  biri olan İlgi Alanı filminin konusu çağrışım yaptığı için tekrar paylaştım

Yorumlar