KARAKÖY'DEN MONPARNASSE'A
Karaköy'den Monparnasse'a yol nasıl bağlanır?
Yahya Kemal Beyatlı vasıtasıyla alacağımız bu yolu, Liman Lokantası'ndan başlatıp, Paris'te La Closerie des Lilas'da bitirirken, bir şehrin hafızasına yapılan, vefa ve vefasızlık örneklerini de anlamış olacağız.
Karaköy'de, artık Hong Kong sermayeli Peninsula Otel'e dönüşen yan yana sıralanan üç bina vardır. Bunlardan ilki, Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nin Genel Müdürlük binası olan Merkez Han (Yapılışı 1910-1914), ortada, içinde Liman Lokantası'nı da barındıran Karaköy Yolcu Salonu (1940), üçüncüsü de dış cephesindeki çini kaplamalarından dolayı Çinili Han (1911-1912) olarak adlandırılan, önceleri yolcu salonu, sonra posta merkezi ve en sonunda gümrük müdürlüğü olarak kullanılan binalardı.
Genel Müdürlük ve Çinili Han binalarının yıkılmadan restorasyona tabii tutulduğu büyük Galataport Projesi'nden, ortadaki Karaköy Yolcu Salonu binası ne yazık ki yıkılmadan kurtulamadı.
Erken Cumhuriyet döneminin modern binalarından olan Yolcu Salonu'nun yapımı için, Denizcilik İşletmeleri tarafından gazetelere, 1936 yılında, yabancı mimarların da katılabileceği bir yarışma ilanı verilmiş, Rebii Gorbon'un projesi de yarışmayı kazanmıştı.
Caddeye bakan cephesinde modern görünümlü bir de saat kulesi (Saat, 1999'da indirildi, işletmenin o zaman giriş katındaki müzesine kondu. Artık müze de yok) olan yolcu salonu inşaatı üç buçuk yıl sürmüş, 1940 yılında hizmete girmişti.
Cadde tarafında beş kapısı olan Karaköy Yolcu Salonu'nun giriş kısmında, gişe, pasaport, emanet gibi bölümlerden sonra geniş bir salondan rıhtım tarafına geçiş vardı. Daha sonra üst katına, ilk işletmecisi Şebinkarahisarlı bir kişi olan Liman Lokantası açılmıştı. Lokanta için, Denizin Sesi Dergisi'nde şunlar yazıyor:
"Yolcu salonunun üst katında bir lokanta bulunmaktadır. Bu lokanta önceleri dışarıdan bir kişi tarafından çalıştırılmakta iken 1950’li yılların başında Galatasaray’ın meşhur oyuncusu Leblebi Mehmet tarafından işletmeye başlanmış, o zamanın en gözde yeri haline gelmiştir. Bu lokanta aynı zamanda Denizyolları İşletmesi ile Yalova Kaplıcaları tesislerine alınacak garsonların yetiştirilmesinde de okul görevini görmüştür. Liman Lokantası nefis yemekleri ve enfes manzarası ile uzun yıllar popülerliğini muhafaza etmiştir...."
Menüsündeki patlıcanlı pilavının lezzetini benim de unutmadığım Türk yemekleri sunan Liman Lokantası'nın, kolalı beyaz masa örtülü, gümüş çatal bıçak servisli masalarına uğrayanlardan biri de, yemek konusunda epey iddialı olan Yahya Kemal Beyatlı'ydı.
Liman Lokantası 1994 yılında kapandı. 1997-2014 yılları arasında Çapa grubu işlettiyse de, Galataport Projesi'nin gündeme gelmesiyle o da kapattı. Proje, Karaköy Yolcu Salonu'na yaşam hakkı tanınmıyordu. Fonksiyonu farklı olmak üzere, Rekonstrüksüyonuna (yeniden yapım) karar verildiğinden, 2017 yılında bina yıkıldı. Giriş cephesinde artık Karaköy Yolcu Salonu değil, Peninsula Hotel yazıyor.
Üsküp'te 1884'te doğan Yahya Kemal Beyatlı, annesini çok erken kaybetmiş, babası tekrar evlenince de okumak üzere İstanbul'a gelmişti. 19 yaşındayken, bir akrabalarının anlattıklarıyla başlayan, Paris'te on yıl sürecek olan Avrupa serüveni, bir gemiyle Galata Rıhtımı'nda (1903) başlamıştı.
Sorbonne Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi okurken, ilk zamanlar oldukça maddi sıkıntılar çeken şair, evden para geldikçe, kültür ve sosyal hayatın alt yapısını oluşturan kafelerde de adeta ikinci bir okul okumaya başlamıştı. O kafelerden biri de, Monparnasse'daki Leylak Bahçesi anlamına gelen La Closerie des Lilas adlı kafeydi.
Sıkı durun, 1847 yılında hizmete giren kafe, hala aynı yerde hizmete devam ediyor. Müdavimleri arasında Hemingway'den Modigliani'ye, Simon de Beavoir'dan Y. Kemal'in aynı zamanda hocası da olan Albert Sorel'e, Cezanne'dan Rimbaud'ya pek çok sanatçının devam ettiği bu kafede, Lenin'in de satranç oynadığı zamanlar olmuş.
Bazı restoran ve kafeler bir şehrin hafızalarıdır. İlerleyen yıllarda Closerie des Lilas'nın sahipleri de, kafelerinin masalarına, bu sanatçıların isimleri olan küçük bronz plaketler koyarlar.
Görevi gereği 1960 sonrası bir dönem Paris'te bulunan Taha Toros (Araştırmacı, yazar, 1902- 2012), Closerie des Lilas'ya her gittiğinde, Yahya Kemal'in şiirindeki "Eski Paris'te bir ömür geçti" mısrasını hatırlayıp, neden bizim şairimizin adı da burada yaşamasın düşüncesiyle, fikrini kafenin işletmecisine açar.
Kendisine hemen bir dizi soru sorulur: “Bu şair Türkiye’de çok mu meşhur? Gelecek nesiller için, unutulmaz bir isim bıraktı mı? Yaşlı ve genç, buraya -60 yıl sonra- gelseler, bir masamızda bunun adını görseler; ‘İşte bu bizim ünlü ve milletlerarası nitelikte şairimizdir’ derler mi?”
Ancak, dönemin büyükelçisine masaya plaket çivilemek uygun gelmediğinden Taha Toros'un çabası sonuç vermez, konu kapanır.
Melih Cevdet Anday (Şair, yazar, 1915- 2002) 1979 yılında Paris Büyükelçiliği'ne eğitim müşaviri olarak atandığında, masaya plaket olayını tekrar gündeme alır. Bu kez Abidin ve Güzin Dino da işin içindedirler.
Bir sergi hazırlamak için, Taha Toros'un arşivinden faydalanmak üzere ondan da yardım isterler. Kapağında, gece mavisi bir zemin üzerinde Abidin Dino'nun çizdiği, elinde bastonla Y. Kemal deseninin olduğu bir de kitapçık hazırlanır. Kitapçığın içinde, Güzin Dino'nun çevirisiyle birkaç Y. Kemal şiiri de vardır. 28 Şubat 1980'de La Closerie des Lilas'da bir törenle şairimizin adının olduğu plaket, masaya takılır. Taha Toros'un Abidin Dino'ya yazdığı mektubun bir bölümüyle, yolumuzu sonlandıralım.
''Aziz Kardeşim,
Yahya Kemal Beyatlı’yı, yıllarca oturduğu ünlü bir kahvenin masasına plaket yapıştırmak ve bununla ilişkili tertemiz bir broşür yayınlamak, çok anlamlı bir kültür hizmetidir.
Şairimiz sağ olup da bu broşürü görseydi, kapağındaki enfes desenle içerisindeki yazılar ve büyük bir vukufla Fransızcaya çevrilen şiirler karşısında, bir hayal âlemine dalar ve eski Paris’te geçen gençliğinin yeni Paris’te, böylesine yaşatılmasından öğünç duyardı...''
Monparnasse'a yolunuz düşerse o kafeye uğrayın, İstanbul'un hafızası gün be gün siliniyor ne yazık ki.
Kaynaklar:
-Dergipark; Prof. Meral Demiryürek'in ''MASADAKİ MEKTUPLAR: YAHYA KEMAL PARİS’TE YAŞIYOR''
-Denizin Sesi Dergisi Karaköy Yolcu Salonu
-Gökhan Akçura, eski fotoğraflar.
Yorumlar
Yorum Gönder