PANTA REI “HERŞEY AKAR”/ Varenna-Como

 



PANTA REI “Herşey Akar” Varenna/Como)

Felsefeyle ilgim derin değildir. Yirminci yüzyılın felsefecilerinden olan Nietche'yi, Heddeger'i ve Wittgenstein'ı, Platon'dan Socrat'tan, Aristo'dan daha iyi bilirim. O da, yarattıkları akımdan çok, hayat hikayeleri ve kitapları bazında. Mesela, Wittgenstein'ın hayat hikayesinin peşinden, Norveç'in Sogne Fiyortu'nun kara ulaşımı olmayan en ucuna kadar gitmişimdir (Google maps'te😊)
"Panta Rei" yani, "Her Şey Akar" diyen Herakleitos hakkında da, Sokrat hakkında bildiklerimden fazla şey bilmiyordum. 'Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz' deyişinin aslı, çok anlaşılmayı sevmeyen Herakleitos'un, 'Her Şey Akar' sözüymüş meğer.
Hakkında çok da fazla şey bilinmeyen filozofun, Efesli aristokrat bir aileye mensup olduğunu, ama ne yaşadığı çevrenin insanlarından, ne de idare şeklinden memnun olmadığını, 'Karanlık Filozof' olarak da adlandırıldığını, 'Panta Rei' sayesinde öğrendim. Günümüze ulaşmayan tek kitabı "Doğa Üstüne" den günümüze, sadece 130 kadar parça ulaşmış. Mesela demiş ki, "İnsanların her istediklerinin olması, iyi değildir", "Zaman, dama oynayan bir çocuktur.", "Çok şey bilmek, akıllı olmayı öğretmez."
Panta Rei, benim karşıma Como Gölü kıyısında, sarı bir duvarda çıktı. Doğrusu bu haliyle hiç duymamıştım. Aynı levha üzerinde bulunduğu güneş saati dikkatimi çektiği için, deklanşöre basmıştım. Sonradan fotoğrafları incelerken farkedince, merak edip baktığımda, hep bildiğimiz, 'Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz' sözünün orijinali olduğunu öğrenmiş oldum.
Gelelim Como Gölü kıyılarına. Lombardiya Bölgesi'nde Milano'ya kadar gidince, bir günümüzü de Como'nun küçük köylerinden birinde geçirelim istedik. Merkez İstasyon'dan trenle bir saat süren Varenna'da karar kıldık. Tren, buradan sonra göl kıyısından ayrılıp, daha doğuya, dağların içlerine doğru devam ediyor.
İlk bin yılın sonlarına doğru kurulmuş olan yerleşim, önceleri bir balıkçı köyüymüş. Günümüzde, gölün karşı kıyılarındaki köylere de buradan feribot işlediği için, Varenna, turizm gelirinde İtalya'nın ilklerine giriyormuş.
Gölün kıyısında, tepelerin eteğinde, mayıs ayında karşılarda Alpler'in karlı zirvelerini gören, dar sokakları birbirine taş merdivenlerle bağlanan bu şirin köyün nüfusu bin bile değilmiş. Ünlü Pirelli firmasının kurucusu Giovanni Battista Pirelli 1848' de burada doğmuş. Annesi, babası çok dindar olsa gerek ki, içindeki fresklerin epey fotoğrafını çektiğim köydeki iki kiliseden birine de adı verilen azizin adını vermişler oğullarına.
Çınar ağaçlarının gölgelendirdiği köy meydanındaki diğer kilise, büyük de bir çan kulesi olan San Giorgio Kilisesi. Panta Rei yazısını gördüğüm, güneş saatli duvar da, bu kilisenin yanındaki eczanenin duvarıydı.
Sokakların darlığı, evlerin sonradan çok iyi restorasyon görmüş olsa da, köy kurulduğu zamanki halini yansıtıyordu. Tabela kirliliği yoktu, görünürde araba yoktu, sokaklar temiz, her şey düzenliydi. Tepelere doğru ağaçların arasındaki evler, doğayla uyum içindeydi. Göl kıyısındaki iki gösterişli binadan biri, müzeye dönüştürülen eski bir manastır (Villa Monastero), diğeri de otel olan bir malikaneydi (Villa Cipressi) Botanik bahçesini andıran bahçeleri, küçük bir ücret karşılığı gezilebiliyordu.
Göl kıyısında turistik bir cazibe yaratmak için yapılan. kırmızı çardak ve korkuluklu, yarı ahşap, yarı taş dar yol Paseggiata degli İnnamorati'yi yani " Aşıklar Yolu" nu takip edince bu villaların yakınına kadar gidişiyordu. Keyifli zaman geçirecek restoranları ve kafeleri de eski limanın olduğu yerdeydi. Unutmadan, ev yapımı dondurma satan dükkan da tam oradaydı😊.
Bir şeyi daha unutmayacağız ki, o da "Panta Rei."

Yorumlar