Kahve çok da aradığım bir içecek hiç olmadı. Kırk yıl hatırlı kahveyi, kırk yılda bir içerim, onu da , kendim yapıyorsam Saraybosna’da öğrendiğim usülle.
Saraybosna’nın en büyük camisi Gazi Hüsrev Bey Camisi’dir. Karşısında medrese bölümü de olan cami, aynı zamanda Başçarşı’da dolaşıp yorulanlar için iyi bir mola yeri olur.
Başçarşı, gerçekten de Osmanlı döneminin çarşı görünümünü, Kapalı Çarşı’dan da, Sultanahmet’teki Arasta’dan da kat kat fazla yansıtır.
Biz de molamızı o civardaki kahvelerden birinde vermiştik. Kahve, lokumla geldi, mis gibi de kokuyordu. Fincanları almaya geldiklerinde kahveci kıza, nasıl yaptıklarını sordum.
Kahveyi cezveye koyduklarında, hafifçe bir kez daha kavurup, sonra suyu eklediklerini söyledi. Ben de, o zamandan bu yana, yani on küsür senedir kahveyi Bosanska Kafa gibi yapmaya çalışırım.
Bu arada, kahvemizi içerken Gazi Hüsrev Bey Camisi’nde ezan okunuyordu. Sonuna kadar yükseltilmiş hoparlörden değil, doğal insan sesiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder