KARAALİOĞLU PARKI / ANTALYA



Ksm. 2014

Antalya Karaalioğlu Pakı'ndaki bu 2 heykelden ''EL'' Kuzgun Acar'a, ''İŞÇİ VE ÇOCUĞU'' ise Mehmet Aksoy'a ait.Kars'ta şehit olan ''İnsanlık Anıtı'' heykeli de ona aitti. Onların başına gelenler de, çok farklı değil aslındai, şimdilik kıl payı kurtulmuş durumdalar...Yıl 2010 Güngör Tekeli anlatıyor..

'' Yıl 1975. Antalya Festivali sorumlusuyum. Festivalin sanat dallarının çoğunu içermesini istiyoruz. Sanatçı dostlar coşkulu bir destek veriyorlar. Heykel sanatçısı Kuzgun Acar en büyük destek verenlerin başında. Bu arada sanıyorum o yıllarda yurtdışından yeni gelmişti; Mehmet Aksoy da vardı. Belediye yönetimi belediye binasının önüne Vali Haşim İşcan’ın heykelinin yapılmasını istemişti. Kuzgun Acar valiyi yakından tanıyordu. Bana söylediği şuydu: “Haşim İşcan fizik olarak güzel bir adam değildi ama, çok çalışkan bir insandı.Elinin başparmağı ile serçe parmağını birbirine sürterek çalışkanlığı simgelerdi.İzin verin ben Haşim İşcan’ın heykelini değil,elinin heykelini yapayım.” Büyük tartışmalar sonunda Kuzgun Acar’ın dediği oldu ve Haşim İşcan’ın el heykeli belediye binasının önünde törenle açıldı.

Az önce söylediğim gibi değerli sanatçı Mehmet Aksoy da Antalya’daydı.O da bir İşçi heykeli yapmayı önerdi ve kabul edildi.Sayın Aksoy anımsayacaktır.Daha heykel yapılırken saldırıya uğradı.Ama Aksoy yılmadı,heykeli yaptı ve onu da belediye binasının önünde törenle yerleştirdik. Heykel bir işçi ve kucağında bir çocuktan oluşuyordu.Adı da İŞÇİ VE ÇOCUĞU”ydu.Her iki heykel de saldırılara karşı koruma altındaydı.
Ve 12 Eylül gerici darbesi geldi.

Heykeller bu iki heykelden oluşmuyordu.Kent içinde yerli yabancı heykel sanatçıları birçok heykel yapmışlardı.Ressam sanatçı dostlar da Cadde üzerindeki pek çok binanın duvarlarına “Duvar resimleri” yapmışlardı.Antalya’ya gelen yerli ve yabancı konuklar Antalya’nın bir sanat kenti yolunda adım adım ilerlediğini görüyorlardı

12 Eylül yönetiminin ilk işi duvar resimleriyle bazı heykelleri kaldırmak oldu.Öncelikle Mehmet Aksoy’un İşçi ve Çocuğu heykeli denize atılmak istendi.Belediye başkanı E.General’le telefon ettiğimi ve “Paşam siz o heykeli denize atarsanız bu halk da size denize atar” dediğimi çok iyi anımsıyorum.Bu Emekli paşa heykeli Yine aynı parkın,Karaalioğlu parkının içinde,çamların arasında görünmez bir yere koymuştu.(Acaba o heykel çam ağaçlarının arasında duruyor mu? Sayın Aksoy bunu gördü mü gerçekten merak ediyorum)
Bununla bitmedi.Kuzgun Acar’ın El Heykeli de ANAP’lı belediye başkanı tarafından kaldırılıp bir yerlere atılacaktı.Haberim yoktu.,Kuzgun Acar’ı eşi telefonda çığlık çığlığa bağırıyordu.”Güngör biliyor musun,Antalya belediye başkanı KUZGUN’UN heykelini kaldırıyor.Bir yerlere atacakmış galiba” diyordu.Hemen belediye başkanına gittim.Avukattı belediye başkanı ve çağdaş bir görünümü vardı.Ya da biz öyle değerlendirmiştik.Sanata karşı düşmanlığın hiçbir iktidara yarar sağlamadığını anlatmaya çalıştım.Başkan “Biz onu başka bir yere atmayacağız Konyaaltı parkına koyup denizden gelenlere el sallar gibi yapacağız” diyordu.Ve Haşim İşcan’ın heykeli hiç olmazsa bir parka yerleştirilmiş oldu
.

Yorumlar