Altı yedi sene kadar önceydi, Karaköy'de Tünel'in hemen yanındaki Perçemli Sokak'ta 500. Yıl Türk Musevileri Müzesi olarak düzenlenen Zülfaris Sinagogu'nun alt katındaki kitapçıdan içeri girmiştim. Almak istediğim bir kaç kitabı aldıktan sonra, ısrarla arayıp bulamadığım ''Haydarpaşa'da Geçen 100 Yılımız'' kitabı var mı, diye sordum.
İçeriğinde Türkiye Yahudilerinin kısa bir geçmişi, Haydarpaşa, Yeldeğirmeni, söyleşiler, yazışmalar, belgeler ve fotoğraflar olan büyük boy kitap, hem Yeldeğirmenli oluşumun, hem de bu eski semtin tarihindeki detayları öğrenmenin verdiği merakla, çok cezbedici geliyordu bana.
Kitap orada da yoktu, ama küçük kitapçının bir köşesindeki yazıhanede oturan beyefendi, benim, kitabın çıktığını bir dergide okumama rağmen, kaç senedir bulamadığım konusunda görevliyle hararetli konuşmama dahil olup, yanımıza gelmişti. Bana yardımcı olabileceğini söyleyerek, telefon numaramı aldı. Ben de kendisine çok teşekkür edip, kitapçıdan çıkmıştım.
Birkaç gün sonra kitabın yazarı Anri Niyego beni arayıp Yeldeğirmeni'nde Hemdat İsrael Sinagogu'na sabah uğrarsam, kitabı alabileceğimi söylediğinde, nihayet peşinde onca koştuğum kitaba kavuşacağım için bayağı sevinmiştim. Kitapçıda rastladığım ve daha sonra 500. Yıl Vakfı Başkanı olduğunu öğrendiğim Naim Güleryüz'e ve eski bir Yeldeğirmenli olan Anri Niyego'ya buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Müze olarak açıldığı iki binli yılların başlarında, daha önce gezdiğim Zülfaris Sinagogu'nun varlığı, üç yüz yıl kadar eskiye dayanıyor. Şu an mevcut bina ise on dokuzuncu yüzyılda yapılmış.
Sefarad Yahudilerinin İspanya'dan kovularak (1492) Osmanlı topraklarına kabul edilişlerinin 500. yılını kutlamak için kurulan vakıf, müzeyi, güncellenmiş içerik ve modern sergileme teknolojileriyle, 2015 yılında bir ucu Galata Kulesi'ne çıkan Büyük Hendek Caddesi'nde Neve Şalom Sinagogu'na taşıdı.
Yahudiler (ki onlar Musevi denmesinden çok bu tabiri tercih ederler de, bizim topraklarda sanki küfür olmuştur bu tabir) 1492'de İspanyol engizisyonundan kaçıp, Osmanlı topraklarında kabul gördüklerinde, gelirken yanlarında kültürlerini de getirmişler.
Mesela, yemek kültürlerinde olan PAN DE H'ISPANIA'nın (çevirisi İspanyol ekmeği) ''pandispanya'' olduğunu bilenler? Ya, eski Yeldeğirmenli komşumuz Mario Levi'nin ''Size Pandispanya Yaptım'' kitabını okuyanlar? Neyse, konumuzu dağıtmayalım, müzeye dönelim.
Müzenin, Neve Şalom Sinagogu'ndaki yeni yerinde de giriş katında bir kitapçı, birinci katında Göç, Osmanlı Topraklarında, Hahambaşılık Kurumu, Etkileşim, Askerlik, Bak ve Keşfet, Yakın Tarih, Türk Yahudi Basını, Klasik Türk Musikisi ve Maftirim, Alyans Okulları, 500. Yıl Vakfı hakkında bilgiler ve objeler; birinci katın devamında Midraş (dini objeler), etnografya bölümleri yer alırken;
İkinci katında, Türk Sefarad Mutfağı ki çok güzel yemek tarifleri de var, Dini Bayramlar, Yaşamdan Kesitler, Judeo – İspanyol yani halk arasında Ladino da denilen Yahudi İspanyolcası, Türk Sefarad Müziği, Yaşam Alanları, Büyük Edirne Sinagogu Maketi, Aşkenazlar – Karaylar konuları var.
Müzik ve video gösterimleriyle anlatılan gelenekler, sohbetler, duvarlarda eski fotoğraflar, iki üç saat zaman geçirtiyor müzede. Ayrıca ibadet yapılan bölümü de gezip, 1951 yapımı sinagogun gıcırdayan tahta sandalyelerine oturabilirsiniz. Ayrıca, oturup dinlenebileceğiniz bir kafesi de mevcut.
Eski fotoğrafların sergilendiği bölümde Yeldeğirmeni'ndeki Hemdat İsrael Sinagogu'nda yapılan düğünlerden fotoğraflar, onların, Haydarpaşa'da geçen yüz yıllarından kalanlardı.
1983 ve 2003 yıllarında iki kez terörist saldırıya maruz kalan, adı Barış Vahası anlamına gelen Neve Şalom Sinagogu'nun kapısında Tevrattan şu cümleler yazılı : “Seni yerleştirdiğim şehrin barışını gözetecek ve Tanrı’ya bunun için yakaracaksın.”
Gezi tarihi : Eylül 2016
Not : Ücretsiz gezilebilen müzenin ziyaret gün ve saatleri şöyle Pazartesi-Perşembe 10:00-17.00, Cuma 10:00-13:00, Pazar 10:00-17.00, Cumartesi günleri kapalı.
Yorumlar
Yorum Gönder