COELHO HATIRLATTI, ANILAR TUNUS'A ATTI
Coelho'nun Elif'ini okuyorum. Kartaca dedi, Hanibal dedi, kendimi, Kartaca Harabeleri'nin yanı başındaki başkanlık sarayına doğru bakarken; görevlinin, o tarafın fotoğrafını çekmemem için uyardığı anda buluyorum.
Kartaca Harabeleri'ne hafif yüksek bir tepeden bakılıyor, sonra masmavi Akdeniz uzanıyor Sicilya'ya kadar. Hanibal o yolu takip etmemiş Roma'yı zaptetmek için. Süvarileri, piyadeleri ve filleriyle Kuzey Afrika'yı, İspanya'yı dolanmış, Pireneleri, Alpleri, Apenin Dağları'nı aşıp onca yolu katedip, çok da yaklaşmış hedefine. Tersten saldırıp, hilal gibi sarmış düşmanını. Oraya kadar zaferle gelmiş ama alamamış Roma'yı.
Kartaca'ya geri çağrılmış, içerde, sevmeyeni, kıskananı, çekemeyeni öyle çokmuş ki, gönüllü sürgün olmuş. Önce Ortadoğu, sonra Ermenistan, derken Bitinya yani İzmit ve civarına kadar gelmiş. Yaş yetmiş olmuş, hani nasıl filler ölmek için bir meçhule giderler ya, onunki de sanki öyle olmuş.
Gebze'den öteye asfalttan giderken gözünüze bir tabela çarpmıştır mutlaka, "Hanibal'ın Mezarı" yazar üstünde. Atatürk, hayran olduğu bu komutanın mezarını aratmış aslında. Bulunamayınca, bir vasiyet kabul edilip anıt yaptırılmış yıllar sonra anısına. Yeri, Gebze'de Tübitak Yerleşkesi'nde.
Tunus'a dönelim biz yine. Tunus, Tunus'un başkentinin adı da aynı zamanda. Kartaca deniz kıyısında bir bölgesi, merkezden on on beş dakika uzaklıkta.
Bir güzel bölgesi daha var Tunus'un, Sidi Bou Said adında. Aklıma iki renkle mavi beyazla, süslü mü süslü kuş kafesleriyle ve nane çayıyla iz bırakan. Evlerin kendine has, kabaralarla desenler yapılmış kapıları bir de. Mavi, Sidi Bou Said'in öbür adı sanki, öyle hakim bu semte. Cafe des Nattes'da otur sedire, bak masmavi Akdeniz'e, garson getirsin cam bardağı, şöyle epey bir yüksekten döksün içine naneli çayı. Nasıl? Yaşatabildim mi biraz o anı😊
İyisi mi, Kraliçe Dido'yla bağlayayım ben yirmi beş yıllık bu anıyı. Dido adını Virgillius vermiş Aeneis adlı kitabında ona. Fenike prensesi Elissa asıl adı. Babası ölünce çıkmış küçük kardeşi tahta. Amca naip olmuş, prenses de amcayla evlenmiş. Kral olan küçük kardeş, büyüyünce zengin amcayı öldürtmüş, abla altınlar ve aklı başında ileri gelenlerle, gemilerle Akdeniz'e yelken açmış.
Libya sahillerinde yerli halk onları hoşgörüyle karşılamış. Toprak istemiş onlardan yerleşmek için, onlar da 'hayır' diyememiş. 'Bir öküzün postu kadar, istediğiniz yere yerleşin' demiş. Elissa öküzün postunu öyle liğme liğme ettirip ip gibi birbirine ekletmiş ki, Kartaca öylece kurulmaya başlanmış. Elissa yani Dido, Kartaca'nın kraliçesi olmuş.
Troya düşünce, gitmekten başka çaresi kalmayan Aenas da, rüyasında gördüğü Zeus'un talimatıyla yeni bir şehir, ki o Roma olacaktır, kurmak üzere Akdeniz'de yol alırken Kartaca'ya varmış. Aşk bu, Dido ile Aenas' ı bulmuş. Hem tanrılar işe karışmış, hem de etraftaki krallıklarda dedikodular fazlalaşmış. Dido hiç birine kulak asmasa da, Zeus'un Roma'yı kur talimatı Aenas'a hatırlatılmış.
Bir gece habersizce yola çıkmaya hazırlanınca Aenas, Dido sahilde yakmak üzere, büyük bir harman hazırlatmış. Ortak anılarını taşıyan her şeyi, yataklarını dahi oraya yığdırmış. Aenas yavaşça yol alırken Kartaca'dan, Dido hançeri kendine saplayıp, 'Beni de atın ateşe' emrini vermiş.
Sonra, Aenas Roma'yı kurmuş, torunları Romus ve Romulus da Roma imparatorluğunu. İki imparatorluk arasında düşmanlık hiç bitmemiş. Üç Pön Savaşı yapmışlar, en sonunda Roma Kartaca'yı yakıp yıkmış. Kartaca topraklarında Roma İmparatorluğu uzun yıllar hüküm sürmüş. En az Roma'daki kadar sağlam El Jem Kollezyumu'nun taş sıralarından birinde oturup, keten mavi gömleğimle olan fotoğrafım da, o günlerden bir anı olarak kalmııııış. Bu masal da burada bitmiş.
Karanlıkta gelinen Sahra'da geceleyip, sabah çölde uyanmanın hayranlığı, yeraltında mağara evlerde yaşayan çöl insanlarının hayatları, vahanın yeşilliğinin şaşkınlığı, başka yazıda 😊
Kaş / Hzrn. 2021
Yorumlar
Yorum Gönder