YELDEĞİRMENİ'NDEN BİR BULGAR AİLE GEÇTİ



Şu aralar Galatasaray'daki Yapı Kredi Kültür Sanat'ta  7  Ağustos'a kadar sürecek olan bir sergi var : MEMENTO İSTANBUL: Hristoff Ailesi.  Serginin bana sürprizi ise, evlilik yoluyla Hristoff ailesi ile hısım olan Rizov ailesi oldu. Zira Rizov ailesi birkaç kuşak YELDEĞİRMENİ''nde mandıracılık yapan bir aileydi.


Sergide Bulgar kökenli Hristoff Ailesi'nden  fotoğraflar, efemeralar, tablolar, serginin aynı zamanda küratörü olan İstanbul doğumlu torun Peter Dimiter Hristoff'dan video söyleşileri, hatta hatta Peter Dimiter'in annesi Maria'nın 1950-60'ların çizgilerinde, belden kesik, kabarık  bir elbisesi bile var. 


İşte tam da o elbisenin sahibi Maria Rizov Hristova'yla ilgili bölümü gezerken, sergiye ilgim katmerlendi. Zira Maria Rizov bir Yeldeğirmenli, yani mahallemin eskilerinden biriydi. Evimin bir sokak yukarısındaki, şimdi Kemal Atatürk Lisesi olan St. Euphemie Fransız Kız Okulu'na gitmiş, Karakolhane Caddesi'nde de babası dükkan işletmişti.


Maria'nın dedesi Kiril, on yaşındayken amcası ile birlikte  İstanbul'a Yeldeğirmeni'ne gelip, mandıracılık yapan bir Bulgar'dı. Kiril, evlilik yaşına geldiğinde Bulgaristan'a köyüne dönerek evlenir, Evgenya (Maria'nın annesi) ve Helena adlarını verdikleri iki de kızları olur. Yunan çetelerinin köyleri basıp, köylüleri katlettiği günlerde, anne, iki kızını alıp, köyden kaçan kafilelere katılır ve İstanbul'daki kocasının yanına gelmek üzere yollara düşer.


Yolda kızlardan biri kaybolur, Kiril'in karısı  İstanbul'a ulaşır ama birkaç gün sonra  hayatını  kaybeder. Kiril (Maria'nın dedesi) karısının geldiği yolu izleyerek geri döner ve kaybolan kızını bulur. Evgenya ve Helena Yeldeğirmeni'nde mutlu bir şekilde büyürler. 


Evgenya, Bulgaristan'daki köylerine yakın bir köyden  olan, Yeldeğirmeni'nde  mandıra işleri yapan Andon Rizov adlı bir gençle evlenir. Beş çocukları olur Milka (1921-2006), MARIA (1922-2020), Petkana (1926-2006), Liliana (1935-1992) ve Kiril (1937-1974). Bizde de eski bir gelenek olan, ilk erkek çocuğa dedenin, kız çocuğa büyükannenin adının verilmesi geleneği, Bulgarlarda da vardı.


Milka, Maria ve Petkana, evlerinin neredeyse tam karşısındaki Fransız okulu St. Euphemie'ye  giderler. Tam bir etnik mozayik olan o yılların Yeldeğirmeni'nde, Rizov  kızları, Türkçeden Rumcaya, Bulgarcadan Ladinoya birçok dil konuşurlar, dilden dile çok kolay geçerlermiş. Maria'nın oğlu, serginin  küratörü Peter Dimiter, video görsellerinde, annesi Maria'nın  hayatı boyunca eski bir İstanbullu tavrını koruduğunu anlatır. Peter Dimiter beş yaşındayken aile Amerika'ya göç ettiğinde, güzel sesli ve diksiyonlu Maria,  New York'ta bir Türk radyo programının ilk yardımcılarından olur.


New York'a gitmeden biz yine Yeldeğirmeni'ne dönelim. Kiril, kızı Evgenya'nın kocası  Andon'u mandıra işlerinde destekler. Varlık Vergisi dönemine kadar, İstanbul'daki okullara süt ve süt ürünleri tedarik ederler. Kiril, Yeldeğirmeni'ndeki evlerinin bodrumunda kaymak üretirken, köyünden olan arkadaşları ile toplanıp, memleket türküleri söylerlermiş. Kaymaklar sabaha kadar buzun üzerine konur, sabah da damadı Andon'un dükkanında satılırmış. Rizov Ailesi rahat bir orta sınıf ailesi olarak yaşarlar. Ancak, zamanla işleri küçülür, ellerinde sadece Yeldeğirmeni'nin ana caddesi üzerindeki dükkan kalır. 


Evgenya ve Andon'un 1930'lu yıllarda doğan  son iki çocuğu Liliana ve Kiril, Avrupa yakasındaki Bulgar Okullarına giderler. Zira, Cumhuriyet yıllarında, dini kisvelerin okul dışında giyilmesi yasaklandığından, Yeldeğirmeni'deki St. Euphemie okulu kapanmıştır. 


Aile Cumhuriyet Döneminin Türkiye'sinde yaşarken, Petkana Atatürk'ü daha yakından göreyim diye tırmandığı duvardan düşüp ayağını incitmiş, Liliana Prens Edward ve Madam Simpson'ın ziyaretlerinde yapılan yat yarışlarını izlerken, devrilen sandalda boğulma tehlikesi yaşamış. Yani, ülke gündeminin hep içinde olmuşlar. 


Serginin Yeldeğirmeni ile ilgili bölümü böylece bitiyor. Zira, Hristoff Ailesi'nden Dimiter ile evlenen Maria, 1960'ların başlarında oğulları ile birlikte Amerika'ya göçüyor. Bir ressam olan Maria'nın kocası Dimiter'in  iki kuşak İstanbullu olan  ailesinin hikayesi ise bir başka İstanbul dolu.


Türkiye'nin ilk naylon çorap fabrikası Ka-Bo ve 6-7 Eylül Olayları sonrasındaki devamı Mi-Bo çorap fabrikası, Zeki Faik İzer, Aliye Berger, İbrahim Çallı'yla dostluklar, eski İstanbul fotoğrafları, kartpostalları, Peter Dimiter'in desenleriyle Uşak halısı ve seccadeleri 7 Ağustos'a kadar sürecek olan MEMENTO İSTANBUL : Hristoff Ailesi Sergisinde. 


Gidin ve görün derim.

Yorumlar