BİR KİTAPLA KUTBA YOLCULUK



Bir kitap okuyorum ve yolum nerelere gidiyor. Kitaptan bahsetmeyeceğim, beni nerelere götürdüğünü yazacağım. Güney Kutup noktasına yolculuğum. Hem Norveçli Amundsen'le, hem İngiliz Scott'la.


Kitap, Scott ve ekibindeki bilim insanı Wilson'a  değinmiş daha çok ama, ben, Scott'u araştırırken Amundsen'e daha çok bulaştım. Bu arada Amundsen  filmini de izledim. Uzun boyundan dolayı hafif eğik durduğunu, konuşurken bazen tutuklaştığını, evli kadınlara zaafı olduğunu, kardeşiyle arasının biraz bozuk olduğunu vesaire vesaire. Ama esas -56 dereceyle, aylarca beyaz kar ve buzdan başka bir şey göremeyecekleri yolculuğa nasıl hazırlandığını.


İkisi de birbirinden habersiz yakın noktalardan, yakın zamanlarda hareket etmiş, ancak Amundsen Scott'dan 35 gün önce güney kutup noktasına varmıştı. Yeşil bir çadır kurup, tepesine Norveç bayrağını dikmiş, çadıra da Norveç kralına verilmek üzere (Geriye dönememe ihtimaline karşı) bir mektup bırakmıştı.


Zaten kuzeyli olan Amundsen, beş kişilik bir ekip, dört kızak, elli iki de iyi eğitimli Grönland köpeği almıştı. Köpekler eşyaları taşımanın yanında, dönüş yolunda yiyecek biterse hem kendilerine, hem de hemcinslerine yiyecek olacaktı. 19 Ekim 1911'de yola çıkıp, elli altı gün sonra kutup noktasına ulaştılar (14.12. 1911) Dönüş yolu otuz sekiz gün sürdü. Gidiş- dönüş 3440 kilometreydi.


Scott da beş kişilik ekiple ama eşyalarının olduğu kızakları kendileri çekerek yola çıktı, 17 Ocak 1912'de güney kutup noktasına ulaştı. Ama geç kalmıştı. Yine de çadırın da gözüktüğü fotoğraflarını çekip, dönüş yolculuğuna başladılar.


Dönüş yolunda şans yanlarında değildi. Önce ekipten bir arkadaşları buzula düştü. Sonra bir arkadaşlarının ayakları donduğu için onları yavaşlattı. Ekip, hasta arkadaşlarını bırakmak istemedi ama o bir gece, 'iyi gibiyim, biraz dolaşayım' diyerek çadırdan çıktı ve bir daha dönmedi.


Üç kişi kalan ekip yoluna devam ederken, bir hafta süren şiddetli bir tipiye yakalandı. Yiyecekleri, yakacakları bitti. Scott günlüğüne son satırları, dul karıma diye yazdı. Üç kaşif beyaz uykuya daldı. Sekiz ay sonra bulunduklarında, birbirlerine sokulmuşlardı.


Bizim Kar Leoparı'mız Nasuh Mahruki'nin bir söyleşisine katılmıştım. Everest'i, K2'yi , yedi kıtanın yedi zirvesini tırmanıp, leopar olduktan sonraydı. O anlatacaklarını anlatmış sorusu olan, demişti. 'Zirve kalmadı, şimdi hedefiniz nedir?' demiştim. 'Bir kutup yürüyüşü' demişti.


Demişti ama, mağaracılıktan, dalışa,AKUT üyeliğinden (aynı zamanda kurucusu), motorsiklete uzanan hareketli yaşamı, Bhutan'da evlilikle taçlanıp, iki de evlat sahibi olunca, biraz duruldu ki, kutup yürüyüşünü, Danimarkalı bir hocadan, -60 dereceyi görerek aldığı bir haftalık eğitimle denemiş oldu.


Kitapta adı daha çok geçen Scott'ın ekibindeki bilim insanı Wilson, molalandıkları zamanlarda (ilk harekete geçtikleri yerde, hazırlıkları yaparken, prefabrik bir kulübe kurulmuştu. Ayrıca muhtelif mesafelerde mola çadırları kuruyorlardı) suluboya resimler yapıyordu. Çok canlı renklerle yaptığı suluboya ölü bir kuş resmi, hiç bozulmadan 2016 

yılında eşyalar arasında bulundu.


Anne Michaels'in Bölük Pörçük Yaşamlar kitabının beni götürdüğü sadece kutuplar olmadı. Kah 1953 yılında büyük bir depremle neredeyse dümdüz olan Yunanistan'ın batısındaki Zakintos Adası'na (İnsanlar atalarından kalma tecrübelerle köpeklerin ulumasına, balıkların zıplamasına, kurtların böceklerin topraktan çıkmasına bir anlam verip evlerinden çıktıkları için ölü sayısı çok olmamış) kah Polonya'nın Poznan şehrine yakın, milattan önce 722'lere dayanan arkeolojik sit alanı Biskupin'e (Suyun altında kalmış, ahşap kütük evlerden oluşan kale şehir) götürdü.


Aslında kitap, Nazilerin Polonya'yı işgali sırasında, bilimsel bir inceleme için oralarda bulunan Yunanlı bir bilim adamının kurtardığı Yahudi çocuğun hikayesi. Benim yolculuklarım, satır aralarında bahsettiklerinden. Toronto'yu saymıyorum bile. Kitap 300 sayfa, ben 166. sayfadayım. Bakalım başka nerelere yolcu olacağım.

Yorumlar