KURUTULMUŞ FELSEFE BAHÇESİ



Yeni aldığım kitaplara tarih atıp, adımı yazmak, babamdan bana geçen bir alışkanlıktır. Telefon numaralarının üç, iki, iki dizilişiyle yazıldığı yıllarda, 30 Mayıs 1989'da aldığım Salah Birsel'in Kurutulmuş Felsefe Bahçesi adlı deneme kitabı, bugünlerde yine elimde.


Bu kış, Dört Köşeli Üçgen'i okurken kıvrak zekasına hayran kaldığım yazarın aslında kitaplarının çoğu, daha 80'li yıllarda kütüphanemde yerlerini almıştı. Ama bazılarını arada bir tekrar okumak için raflardaki rahatlarını bozarım 😊.


Kitapla aynı adı taşıyan denemede, ülkelerin doğayla, ağaçla, çiçekle olan ilişkilerinden bahsediyor Salah Birsel. Özellikle  de, bir süredir merceğimde olan Kyoto'da, doğanın  resmedildiği bahçelerinden. 


İlk okuduğumda kurutulmuş felsefe bahçesinin ne olabileceğini düşünmüş müydüm hatırlamıyorum ama, Japonya'daki Zen manastırları hakkında bilgi sahibi olunca, Salah Birsel ne güzel isim bulmuş yazısına diyorum şimdi.


Zen manastırlarında büyük ve gösterişli dış kapı Sömon ile tapınak kapısı Sanmon arasında içinde nilüferler olan küçük bir gölcük, kimi zaman oraya dökülen küçük bir çağlayan bulunur. Bahçeye geçmek için de küçük bir köprü bazen. 


İşte bu bahçeler, Zen tapınaklarında çiçeklerle değil, taş, kaya ve kumla süslüdür. Salah Birsel şöyle yazmış bunun sebebini:

"Bunların çiçek yerine kullanılması Japon iç savaşlarının bir sonucudur. Hele 1467- 1477 yıllarında on yıllık bir iç savaş, Kyoto'yu un ufak edince, herkes yok edilmez ve bozulmaz sanat biçimleri aramıştır. Eh, bu iş için taşlardan daha uygunu yoktur."


Bahçe dizaynı o kadar önemli olunca bu işin ustaları da olmuştur  elbette. Nasıl biz, bu cami Mimar Sinan'ın eseridir diyorsak, Japonlar da bazı tapınak veya halka açık bahçelerden, bu şunun eseridir diye bahsediyorlar.


O ustalardan biri de Zen rahip, öğretmen, şair ve aynı zamanda bir sanat cambazı olan Muso'dur. Sazı verelim yine Salah Birsel'e: "Muso'nun bahçelerinde, arkadaki dağa doğru uzanan taşlar, insana bir çağlayan ya da akarsu etkisi verir. Bir başka deyişle, Muso'nun çağlayanları kurutulmuş çağlayanlardır. Bu nedenle, bu bahçelerin kimine  sonradan 'Kurutulmuş Felsefe Bahçesi' adı verilmiştir. XVII. Yüzyılda Kyoto'da yapılan Büyük  Hojo Bahçesi de bir  'Kurutulmuş Felsefe Bahçesi'dir."


Yazımı, kitabın  arka kapağında Turgut Uyar'ın satırlarıyla sonlandırırken, Kyoto'daki Büyük Hojo Bahçesi'ni görüp, Salah Birsel'i anmak dileğim olsun.


" Salah Birsel, sadece 'Kurutulmuş Felsefe Bahçesi'nin değil, zengin bilgisi, ele aldığı konular, kendine,konusuna ve bildiğine güveni, açık, rahat ve doyumsuz anlatımı ile bütün kitaplarının tadla okunacağı bir yazar, bir ozan yazardır. Hatta, okunmaması bir eksikliktir. Çünkü, asık yüzlü denemenin sakalını kesmiş, gözlüğünü çıkartmış, onu kahvehaneye yerleştirmiştir."

Yorumlar