Akşamüstü KADIKÖY

2009

    

Şanslıyım, evim Kadıköy'ün merkezine iki adım mesafede Yeldeğirmeni'nde. Eskiyi ve yeniyi  elimi attığım yerde buluyorum. İstersem sokağımızın bakkalı Mehmet'ten, istersem günümüzün mega marketlerinde Carrefour'dan ve de istersem yüzyıla yakın geçmişi olan Kadıköy Çarşısından alışverişimi yapabiliyorum.

Helva mı lazım, 232 yıllık Hacı Bekir müessesi  çarşının en eskilerinden biri olarak Muvakithane caddesinde. Akide şekerinin hele tarçınlısının üstüne şeker tanımam.Hacıbekirzade Ali Muhittin'in Fenerbahçe'nin ilk patron başkanlarından biri olduğunu biliyor muydunuz? 
Karşı sıraya geçelim şimdi de ,nefis pastalar göz kırpıyor. Siz hiç Baylan'ın "trüff" pastasını yediniz mi? Kup griyesi de dillerdedir ama, ben Baylan'ın  pastasına ve profiterölüne rakip tanımam.


        
         Trüff pasta burdan yenir,Baylan


       
       Balığın üstüne helva burdan, Hacı Bekir

Balıkçılar,manavlar sıra sıra. Sanki çok iyi tanıyormuş gibi çağırır sizi "abla hoşgeldin, bugün ıspanak  çok taze " der. Kuruyemişçiler,kahvaltılık dükkanları, şarküteriler,eski yeni lokantalar. Bir de pelikanı vardır, dolanır durur ortalıkta beyazı kaçmış uzun tüyleriyle.

          

Kadıköy'de üç kardeş oldukları tahmin edilen Caferağa, İbrahimağa ve Osmanağa'nın  isimlerini  taşıyan  üç cami vardır ki, onlardan  Osmanağa Camisi çarşının yanı başında durur dörtyüz yıldır. Durur da, cemaatı mı artmıştır son yıllarda, camiye sığmaz kaldırımlara taşarlar.

Çarşı içinde iki kilise karşı karşıyadır.İlk yapıldığında ahşap olan Surp Takavor Ermeni Kilisesinin ,ahşap olarak sadece çan kulesi kalır. Karşısında da Aya Euphemie Ortodoks Kilisesi bugünlerde yenileniyor. Adını Roma döneminde  Kadıköy'lü zengin bir ailenin hristiyanlığı kabul eden kızı olan Euphemie'den alır. İşkenceyle öldürülen kız daha sonra aziz ilan edilir. Naaşı birkaç yer değiştirdikten sonra ,bugün Koşuyolu dediğimiz semtte bulunan ve adından başka hiçbir izi kalmayan hipodromda yaptırılan kiliseye, o da yanınca Patrikhaneye nakledilir. Fakat, adının verildiği kiliselerden biri de Kadıköy Çarşısındaki bu kilisedir.

          
          Aya Euphemei Kilisesi..

Çarşıda eski özelliğini ve güzelliğini kaybetmiş çeşmeler vardır ki, bazen farketmezsiniz bile onları. Ya önüne birşeyler  yığılmıştır, ya yarısı yol seviyesinin altında kalmıştır. Eski evler vardır, zamana direnir.Bazısı ahşap, bazısı kagir.


         

Sinemaları vardır,çoğu pasaja çevrilmiş, kalanları dört beş salona bölünmüş alışveriş merkezi sinemalarıyla yarışmaya çalışır. Benim Broadway Sinemam gişe filmlerine direnir. İlle de Avrupa filmi der , bir kişi için bile perdesini açar. Kaç kez  yer gösterici kibar mı kibar görevli, istediğiniz yere oturabilirsiniz tek siz varsınız demiştir bana.

Artık opera Binası olan Süreyya vardır, onbeş dakika kala evden çıkıp, kırmızı salonunda yerimizi aldığımız. Seksen yıl önce yapılmış. Bir dönem Nazım Hikmet'in babası Hikmet Bey'in de müdürlüğünü yaptığı. İlk yapıldığında   , Avrupa'daki benzerleri gibi localı bir tiyatro salonu olması  düşünülen  ama yıllarca sinema olarak kullanılan, artık birbirinden güzel bale gösterileri ve konserler izlediğimiz Süreyya .

     
     Süreyya Operası..
.
     
     Süreyya...

    
    Bir zamanlar Köçeoğlu Hamamını kapısıdır, bilinmez

Hava kararmaya başlarsa vapurlar hafiften ışıltılarla yanaşır Kadıköy İskelesine. Haydarpaşa Garı daha bir güzelleşir. Bulunduğu mekanda etrafını gökdelenlerle çevirmek isteyenlere, ben böyle güzelim,İstanbul'lu beni böyle sevdi yüz küsür yıldır der,ama  anlayana....

     

     

Yorumlar