BARCELONA Bir Fotoroman


4 - 7 Mayıs 2014



4 Mayıs günü bu güzel otele yerleşiyoruz. 4 Gün boyunca Barcelona kazan, biz kepçe gezeceğiz.

Sağımız Katalunya Meydanı, arkamız büyük Katedral, solumuz Barri Gothic, önümüzse La Rambla.



Mimarlar Odasının duvarlarını Picasso'nun çizgileri süslüyor.


Barri Gothic sokaklarında aydınlatmalar şehre güzellik katıyor.
Plaça Real'de pazar sabahları bit pazarı kuruluyor. Bu satıcının tezgahındaki gazoz kapağına benzeyen şeylerin ne olduğunu anlayamadım


Barri Gothic'in ortaçağ sokakları, modern heykellerle süslü.


Evet, Barcelona'nın meşhur pazar yerlerinden en ünlüsü La Boquera, Rambla üzerinde. Cam ve demirden 1840'ta inşa edilen pazar yerinde, alışverişin yanında, bir çok yeme içme mekanları var.

La Rambla üzerindeki tarihi binalar,kafanızı aşağı indirmenize izin vermiyor. İşte, 82 numarada 1882 yılından bir  'şemsiye dükkanı'









La Rambla, ortasında çok geniş bir yaya yürüme yolunun olduğu, iki yanında onlarca restoran ve kafenin bulunduğu, Katalunya Meydanı'ndan başlayıp, sahildeki Kristof Kolomb heykeline kadar uzanan, 2.5 km.lik bir caddedir. Ve de Arapça nehir yatağı anlamına gelir. Yani, bu yol boyunca çok eskiden bir nehrin aktığı kuvvetle muhtemel.
İşte, müzik sarayı Palau  de La Musica Catalana. Unesco Dünya Kültür Mirası listesine girmiş 1908'de yapılmış bir sanat eseri.Biz binaya hayran olduk, bir de konser dinleme şansımız olaydı, iyiydi :)

El Raval'dayız. La rambla'nın yanıbaşındaki eski varoş yerleşim. Gün be gün kabuk değiştiriyor. Ama hala sokaklarında Pakistanlılar ve helal yiyecek dükkanları mevcut.


Bir başka pazar yeri daha, Santa Katerina. Rengarenk çatısı Gaudi'ye gönderme yapıyor.

Santa Katerina'nın arka sokağında da sanat unutulmamış.
El Raval'ın ara sokaklarına geldik yeniden. Bu ortaçağdan kalma binalarda bir dönem şehrin en aşağı katmanından insanlar yaşıyormuş.Pislik o derece fazlaymış ki şehirde koleradan binlerce kişi ölmüş. 






Evet, maça gidiyoruz Camp Nou'ya Messi'li Barcelona  Getafe'ye karşı. 


Gaudi'nin Güell Parkı'nı (Dikkatinizi çekerim, Güey okunur. Barcelona'ya ilk gidişimde, efendim sene 1992 :) parkın yerini sorduğum kızın, bir türlü beni anlamayışını, elimdeki kitaptan gösterince ''Heeee, Parc Güeyyyyy'' deyişini hala anımsarım) dolanmadan olmaz.

 Park Güell
• Gaudi’nin genç yaşta tanıştığı en büyük destekçisi Kont Eusebi Guell, 1900 yılında mimardan Barselona’nın Kel Tepe olarak adlandırılan bölgesini yeniden dönüştürmesini istiyor. Orjinal projede geniş bir park ve 60 adet özel villa yer alırken, park ve iki villa tamamlandığı sırada I. Dünya Savaşının başlaması sebebiyle proje bitirilemiyor. Parkta yer alan iki villa Gaudi müzesi olarak hizmet veriyor. Park’ın girişi ve yürüyüş parkurunda yer alan Gaudi heykelleri, teras, gölet ve sütunlar çok etkileyici 




Raval bölgesinde 1401'de yapılan  Santa  Creu Hastanesi küçük gelmeye başlayınca,beşyüz yıl sonra  1905- 1930 yılları arasında yeni bir hastane kompleksi yapılır. Unesco Dünya Kültür Mirası Listesine de giren Santa Creu i sant Pau hastanesi  Sagrada Famiglia'ya oldukça yakın. Metroya binin, Metro: L5 stop Hospital de Sant Pau and L4 stop Guinardó. Bunlardan birinde inin.











Barcelona'lı banker Pau Gil i Serra finansını,  aynı zamanda  Palau de la Música Orfeó Català' Lluís Domènech i Montaner 'de mimarisini hazırlıyor.


Günümüzde hastane olarak kullanılmıyor.rehberli ve rehbersiz turlarla gezilebiliyor.


iki adım ötede Sagrada Famiglia, Gaudi'nin yüz yıldır bitemeyen kilisesi.Gaudi için Wiki'den kısa bir alıntı:
''En ünlü eseri ise hayatını adadığı, yapımı halen süren La Sagrada Familiabazilikasıdır. Gaudí, 1882’de Francesc de Paula Villar y Lozano tarafından yapımına başlanan bu kiliseyi tamamlama işini 1883’de üzerine aldı. Gittikçe daha fazla zamanını bu esere ayıran Gaudí, 1908’de başka proje almayı bıraktı ve 1926’daki ölümüne kadar sadece La Sagrada Familia ile uğraştı. Gaudi, tüm mimari bilgisini karmaşık semboller sistemi ve inancın gizemlerine ilişkin görsel açıklamalarla birleştirerek bir 20. yüzyıl katedrali yaratmayı arzuluyordu. Sadece tüm enerjisini esere ayırmakla kalmadı, stüdyosunu da inşaata taşıdı. 7 Temmuz 1926'da, 74 yaşında bir trafik kazası sonucu projesini tamamlayamadan öldü ve La Sagrada Familia'ya gömüldü.
Gaudí, koyu bir Katolik ve ateşli bir Katalan milliyetçisiydi. Katalancakonuşmanın yasalara aykırı olduğu bir dönemde, Katalanca konuştuğu için tutuklandığı bilinir. İlerleyen yaşında kendini tamamen dini bir yapıya adaması da dindarlığından kaynaklanır.''


Şimdi modern bir yapıya geldik, Torre Agbar'dayız.Yine Wiki'den sıcağı sıcağına bilgi :
''Torre Agbar’ı tasarlayan mimar Jean Nouvel bu tasarımı gerçekleştirirken Barcelona şehirine yakın olan Montserrat dağından ve de bir gayzerin havaya yükselmesinden esinlendiğini, yapının şeklinin bu şekilde oluştuğunu belirtti. Standart mimari şekillerden farklı olduğu için yerli halk tarafından “el supositorio” (fitil) veya “l'obús” (kabuk) olarak da isimlendirilmektedir.
Norman Foster’ın Londra’da tasarladığı ve “the Gherkin” olarak da nitelendirilen 30 St. Mary Axe binası ile benzerlikler gösteren Torre Agbar’da yaklaşık 30.000 metre karealik ofis alanları, 3.210 metre karelik alana yayılmış mekanik ve tesisat odaları, 8.351 metrekarelik alana yayılmış bir oditoryum ve diğer yan hizmet işlevleri yer almaktadır. 33 katlı olan binada 4 bodrum katı da yer almaktadır. [4]
Oldukça özgün bir şekle sahip olan bu kulenin taşıyıcı sistemi betonarme sistem ile inşa edildi. Tamamı cam cephe ile kaplanan kulede 4.500’den fazla pencere için betonarme kabukta delikler açıldı.''
Ve 144 metre yüksekliğinde olup, maliyeti de 130 milyon eurocuktur.

National Tiyatro iki yanında sütunlarla, antik Yunan tapınakları gibi klasik, cam cephesiyle modern bir bina.

Artık boğa güreşleri yok, peki ARENALAR ne olacak. Tabi çoğu alışveriş merkezi.




La Rambla üzerindeki Liceu Opera binasının yanındaki sokaktan girip, El Raval'a doğru ilerlerken, kontların avlularının rehabilite edildiğini, yeşil alanlar, heykellerle süslenerek, konut sahiplerine nefes alacak alanlar yaratıldığını görüyoruz.


Ve yine aynı bölgede iki büyük kültür merkezi oluşturulmuş. MACBA Barcelona Çağdaş Sanatlar Müzesi, CCCB Barcelona Çağdaş sanatlar Kültür Merkezi. Bizim bir Atatürk Kültür Merkezimiz vardı, o da ampulun gazabına uğradı.







Yine El raval'dayız. Cazibe merkezine dönüştürülüyor ya, buyrun Bottero'nun şişko kedisi Barcelona'da bir kaç yer değiştirdikten sonra burada konuşlanmış.


El Raval'ın da ortasından Rambla gibi geniş bir yaya yolu geçiyor. Banklardan birine yarım saat oturup yetmişiki milletten insan
seyrediyoruz. Bunlara sakalı belinde, tokyolu
Pakistanlılar dahil.

Raval'ın uygun fiyatlı menülerinden buyrun. 'Tapas' lar İspanyolların küçük küçük tabaklardaki mezeleri. 7 Çeşit tapas, 2 içecek, ekmek domates sadece 24.90 eurocuk.


Güzel bir pazar daha var bu bölgede, şu aralar restorasyonda olduğu için, dükkanlar uzun prefabrik binalarda işlerine devam ediyor. Mercat San Antoni'nin neşeli satıcıları da  görmeye değer.



El Raval civarındayız.
İşte El Raval'ın yerlileri.




Denize doğru yürüyoruz. Santa Maria Del Mar Kilisesi..İşte kısa bilgi :''Santa Maria de Mar Kilisesi Plaça de Santa Maria ve Picasso Müzesi’nin yakınında bulunur. 1329 – 1383 yılları arasında inşa edilen kilise Saint Mary of Sea (Denizin Aziz Meryemi) ne adanmıştır. Kilisenin iç kısmı yangın nedeniyle zarar görse de hala ziyaret etmeye değerdir. Santa Maria del Mar’ın yanında Fossar de les Moreres adı verilen bir anıt bulunmaktadır. Bu anıt Katalan milleti için oldukça önemlidir çünkü 1714’de Barselona yenilgisinde ölen savaşçıların bir kısmı buraya defnedilmiştir.''






Bir kültür Merkezi daha EL BORN. Barcelona'nın en büyük pazarı olan bina şimdi kültür merkezi. İçeride eski Roma Kalıntılarının üzeri camla kapatılmış, gezilebiliyor.



Picasso ve tekstil müzelerine ev sahipliği yapan El Born bölgesi ise bir yandan da uluslararası markaların büyük mağazaları ve lokal butikleri ile alışverişin kalbi. El Born’un dibinde yer alan La Ribera bölgesi ise şehrin en sessiz ve sakin semti, Ciutadella Parkı, Hayvanat bahçesi, Santa Maria Del Mar Kilisesi, Çikolata, Zooloji ve Jeoloji müzeleri bu bölgede yer alsa da bu bölge ağırbaşlı bir kimlik taşıyor. Montjuic bölgesi ise Olimpiyat Köyü, Botanik Bahçesi, MNAC (Museu Nacional d’Art de Catalunya), Miro Müzesi, Barcelona Forum Binası, Katalunya Arkeoloji Müzesi ile şehrin başka bir kültürel, doğa ve mimari hazinesi


Barcelona'nın Gare De França'sı 1929'da yapılmış, bembeyaz mermerlerle kaplı, klasik ve modernin birleştiği bir yapı.1992'de Olimpiyat oyunlarından bir kaç yıl önce kapatılıp, restore edilmiş.

Renfe İspanya'nın TCDD'si.
Artık sahile oldukça yakınız. Bu bölgede modern mimari tarzda yapılan binalar,birbiriyle yarışıyor.





Hava rüzgarlı, deniz dalgalı, yüzen hiç kimse yok. Daha mayısın başı. Biz de kumla idare ediyoruz.




Bilgi :Şehir merkezinde sayılabilecek Barceloneta plajı en çok rağbet gören plaj, Bu yüzden biraz daha bakımsız. Daha temiz bir plajı tercih edecekler için yine sahil şeridinin uzantısı olan Bogatell tavsiye edilebilir. Barceloneta’nın bitimindeki Port Olimpic  Barcelona’nın seçkin mekanlarından. Burada denize girdikten sonra gideceğiniz restoranlar son derece pahalı.




Katalunya Meydanı etrafında bisiklet kiralama noktaları hizmette.

Beni mest eden şeylerden biri de bu bölgedeki kadın çöpçüler. Çöpleri koydukları kayık şeklindeki çantaları, nerdeyse aksesuar gibi.

Sadece kapılar değil, kapıların üstü de güzel.



Via Laietana, birbirinden güzel binaları barındırıyor ve Katalunya Meydanı'nın biraz ilerisinden denize kadar iniyor.
Katalunya meydanından kuzeye doğru Passeige de Gracia boyunca Gaudi'nin başyapıtları da aralarında olmak üzere, muhteşem binalar görüyoruz. Bu cadde boyunca mağazalar, oteller, restoranlar ve insanlar Bağdat Caddesi kıvamında.










Bu vitrindeki fiyatlar dört rakamlı euro bazında.


Daldığım ara caddelerden birinden ünlü bir mimarın şatomsu yapıtı.





Şehrin asıl istasyonu SANTS'ın olduğu bina , 
 aynı zamanda alışveriş merkezi.
Joan Miro'nun KUŞ Ve KADIN eseri Espanya Meydanı'ndan Sants Garı istikametinde uzayan Tarragona Caddesi üzerinde, palmiyelerle bir vahayı andıran parkın yanıbaşında.





Bu kapı tokmağı Via Laietana'dan



                


 Eski Arena, yeni alışveriş merkezinin çatısındayız. 360 derecelik Barcelona manzaramız, birbirinden şık kafe ve restoranlarımız var.

Arenanın çatısından gördüğümüz Espanya Meydanı, MontJuick tepesi.


Passeige de Gracias'ı turluyoruz yine. Şu binalara bir bakın,  Casa Battlo'lar, Casa Mila'lar daha yukarı mahallede Casa Vicenz'ler.





Cüzdan yakan fiyatlar




Gaudi'ye  gönderme, dalgalı yüzeyli modern bir bina. Passeig de Gracias'ın kuzeyindeki caddelerden birinde, hee solda.





Passeige de Gracias'tan daha yukarı devam ediyoruz, Carrer gran de Gracias'tayız. Gaudi'nin acemilik eserinin peşindeyiz. Ama yol üstündeki her bir bina birer şaheser.


Bayrak Katalunya bayrağıdır, tikkat.

Binalarda çarpıcı detaylar.

Casa Mila 2014'te restorasyonda. Etrafı sarılı, girişin fotoğrafı ile yetineceğiz.



...ve Carrer de Les Carolines'teyiz. Gaudi'nin acmilik eseri Casa Vicenze karşımızda.

La Ramblas'a döndük, Boqeria'nın yakınında, bu üzerinden basıp geçtiğimiz renkli tablo, bizzat MİRO'nun Barcelona'ya armağanı.



Otomatlara yabancı kalmayalım, 5'lik 10'luk veya tek kullanımlık biletlerimizi buralardan alalım.



Maça gidiyoruz. CAMP NOU'ya ulaşım en kolay metroyla.L3 Yeşil hatta Zona Universiteria istikametine bineceksiniz, 10. istasyon Maria Cristina'da ineceksiniz. Çok geniş bir cadde olan Av. Diagonal üzerindesiniz, sola doğru insanları takip edeceksiniz, akın akın hepsi zaten stada gitmektedir. Biraz ilerden hep beraber soldaki Av. de Joan XXIII'e dönerseniz, Camp Nou sizi orada bekler.

Biz hangi maça mı gittik, Barcelona - Getafe'ye ancak denk düştük.





Port Vell'deyiz. Barcelonetta sahil bölgesi marina, akvaryum, alışveriş merkezi, 3D sinema dahil, parkları, yürüme yolları, çimenlikleri ile  şehrin en turistik ve canlı bölgelerinden. 












Kolomb da Amerika'yı gösteriyor. Bu sütuna asansörle çıkılabiliyor. 


Barcelona Katedrali'nin etrafı Roma döneminden kalıntılar açısından zengin. Şehrin ilk adı BARCINO.


Yine hayran olduğum Katalan 
Müzik Sarayı.





Sant Creu Hastanesi






San Antoni pazarında zeytin çeşitleri




                                         Üçe beş kala Gare de França'daymışız.



Katalunya Meydanı şehrin kalbi





Port Vell'de 3D sinema fiyatları, 65 yaş üstü indirimli.












Şık caddelerde böyle kapı önünde uyuyup, sadaka kutusunu yanına koyup, o arada kitap okuyanlar da var.Avrupa farkı diyelim.




İspanyolların ünlü pastırmaları 'JAMON' lar burada.
Buyrun bilgi: Jamon aslında kelime olarak (hamon okunuyor) Ispanyol pastırması demek. Ispanyol yemek kültürü ve jamon, bizdeki döner kebap gibi. Yani tam olarak bütünleşmiş jamon ispanyol mutfağıyla. Her restoran, kafe, ev, şarküteri ve süpermarkette istisnasız en çok bulacağınız ve deli gibi de satılan bir ürün.

                              Burası Casa Mila namı diğer La Pedrara tabii Gaudi.




Vitrin fotoğrafları, 4 rakkamlı fiyatlara takıldığım için.

        Böyle geçiveriyor işte dört gün. Bu arada ben bir yaş daha aldım.

                                       











Yorumlar