ANDRİAKE / Antalya



ANDRİAKE / Antalya

Tem.2015


Dersimiz arkeoloji :) Ziyarete yeni açılan ANDRİAKE'yi atlayıp Antalya Kaş arasını geçmeyin.
''Demre’den Antalya’ya doğru gelirken dört kilometre kadar sonra Çayağzı tabelası görülür. Sağa doğru bakan dikkatli gözler antik bir kentin kalıntılarını fark eder. ANDRİAKE’dir o antik kentin adı. Likya’nın üç önemli limanı vardır, Lmyra’nın Phonix 'i(Finike), Myra’nın (günümüzde Demre) Andriake'si ve Ksantos’un Patara'sı.
2009 yılından bu yana devam eden kazı çalışmaları hala sürerken, haziran ayının başlarında kısmen ziyarete açılan Andriake, Kokarçay’ın iki yanında konumlanmış. Kent, Helenistik dönemden, 7. yüzyıla kadar Likya’nın önemli bir limanı olmuş, özellikle Roma döneminde altın çağını yaşamış, Mısır’dan Roma’ya buğday götüren gemiler burada molalanmış. MS.129’da Granarium (tahıl siloları) ve agora inşa edilerek limanın kapasitesi arttırılmış, erken Bizans döneminde de liman önemini korumuş.
St. Nicolas yani Noel Baba’nın kemiklerinin de bulunduğu kilisenin Myra’da olması, kara yolunun imkansızlıkları nedeniyle , St.Nicolas'a hac ziyaretleri deniz yoluyla olmuş. Böylece Andriake, bir hac limanı işlevini de yüklenmiş. Liman kentinde yapılmış olan üç kilise de kazılar sonucu ortaya çıkarılmış. Ayrıca, menora kabartmaları olan bir de sinagog tespit edilmiş.
Duvarları oldukça sağlam günümüze ulaşan Granarium yani tahıl deposu, yedi ayrı giriş kapısı olan 65X39 ebatlarında büyük bir taş yapı ve günümüze ulaşan en büyük granarium. Bu arada ikinci sırada, Patara granariumu geliyor. Üzeri çatı ile kapatılarak Likya Müzesi olarak düzenlenen Andriake granarimu henüz ziyarete açılmamış.
Agoraya, çaya bakan gösterişsiz bir anıt kapıdan giriliyor. Üç tarafından dükkanlarla çevrili 60X40 ebatlarındaki ağoranın taş plaklarla kaplı meydanının altında da, 23X12 ebatlarında, 7 metre derinliğinde bir sarnıç yer alıyor.

Agoranın dışında rıhtıma paralel ana cadde üzerinde de üç adet dükkan kalıntısı görülüyor. Bu dükkanlar deniz seviyesinde oldukları için, agora ve granariumdan basamaklı sokaklarla iniliyor. Likya tipi tekneler ve tekneleri çekmek için yapılan sistemler de burada sergileniyor.
Ayrıca bu bölgede işliklere de rastlanıyor. Andriake sadece bir ticaret limanı değil, aynı zamanda bir üretim merkezi olarak da tarihte yerini alıyor. Granariumun önündeki işliklerde şarap üretilip amforalara doldurulduğu ve granariumda depolanarak ihraç edildiği tahmin ediliyor.
Benim asıl ilgimi çeken erguvan renginin elde edildiği deniz kabuklularından (murex) faydalanılan işiliklerdi. Yedinci yüzyıldan sonra (arap saldırılarının etkisiyle) liman önemini kaybedip, agora da işlevini kaybedince, agoranın kuzey dükkanlarında, bu kabukluları işleyen atölyeler kuruluyor. Renk elde edildikten sonra atılan kabuklar çok kötü koktuğu için, bu atölyeler mümkün olduğunca evlerin olduğu yerleşimlerden uzakta yapılıyor.
Antik kent ziyarete açılmış ama, ne broşürler ne de gezerken bilgi levhaları henüz hazır değil. Yukarıdaki bilgiler için kaynağım Engin Akyürek'in academia.edu'daki ''Andriake : Antik Geç Çağda Myra'nın Limanı'' adlı yazısı











Yorumlar