BERLİN ANIMSAMALARI (13)

 


Bugün programımız oldukça yoğun. Berlin'de Türklerin en fazla yaşadığı Kreuzberg ilçesinde dolaşacağız. East Side Gallery, yani meşhur grafitilerle dolu duvar dahil. Ama önce Kreuzberg'in çok şık bir semti olan Bergmannkiez'den başlayarak.
Burası, Berlin'in, II. Dünya Savaşı'nda bombardımanlardan çok etkilenmeyen bir bölgesi. Dolaşırken, kendinizi çok rahat on dokuzuncu yüz yılda hissedebileceğiniz, çoğunluğu imparatorluk döneminin değişime, yıkıma uğramamış apartmanlarının olduğu sokaklar.
Mehringdamn'da metrodan inip, bir an ileri mi, geri mi yürüyeceğimizi kestiremeyince, önümüze çıkan ilk dükkana dalıyoruz. Bu arada emin olun, Berlin'de metro istasyonlarındaki büfelerin yüzde doksanı Türkler tarafından işletiliyor. İngilizce başlayan konışmam, kesin Türkçeyle bitiyor. Bakkallarda da durum farklı değilmiş ki, bakkal Hanım Samsunlu çıkıyor.
Bergmannkiez'e semtin ana hattı olan, bolca kafelerin, çeşitli ülkelerin mutfaklarını sunan restoranların olduğu, bitişik nizam yüz yıl öncesi apartmanların sıra sıra dizildiği Bergmann Caddesi'nden girip, ara sokaklara dalarak kendimizi kaybedeceğiz.
Caddenin sonuna doğru, 1892'de açılmış, tek katlı, üçgen alınlığıyla sade ve hoş büyük bir yiyecek marketi olan Marheine Market, arkasında da yine tuğla mimarisiyle göze çarpan Passion Kilisesi var.
Asıl cevherleri saklayan ara sokaklara daldığımızda arnavut kaldırımı döşeli Fidicin Sokağı'ndaki gibi, evlerin kapılarına mı, balkonlarına mı, aralık kapılarından iç avlularına mı bakacağımızı şaşırıyoruz.
Arnd Sokağı'na doğru çıkarken önümüze, önce sarı bisikleti ve kıyafetiyle bir kadın postacı, tam köşede de yine bir su kulesi çıkıyor.
Kreuzberg merkeze gitmek üzere tekrar Mehringdamn istasyonuna dönerken, öğle saatleri olduğundan, yol üstünde bir büfenin önünde, uzuun bir kuyruk görüyoruz. Bu, Almanları dönere fena alıştıran, Gemüse Mustafa'nın şubelerinden biriyle ilk karşılaşmamız oluyor.

Yorumlar