VİYANA'DAN AKM'YE KANATSIZ UÇUŞ

 


Viyana Filarmoni boş koltuklara Yeni Yıl Konseri veriyor. Kulağım müzikte, ama aklım Atatürk Kültür Merkezi'nin kırmızı koltuklarına oturduğum yıllara kaymakta.


Bir hafta önce çıkardı senfoni konserlerinin biletleri. Bazen filarmoninın perşembe konserlerine de giderdim. Bilet kuyruğu  Gezi Pastanesi'nin önüne doğru uzardı. Binanın sağ yanındaki gişe bölümüne girince, sağ baştaki gişeler Devlet Tiyatroları için, soldaki iki gişe opera ve konserler içindi.


Senfoni biletlerini satan gözlüklü, emekliliğinin yakın olduğu belli olan memurla artık birbirine iyice aşina olmuştuk. Tek biletimi neredeyse sormadan verirdi.


Cuma akşamı olduğunda ritüelim Salıpazarı'ndan başlardı. Havanın durumuna göre,  İstiklal Caddesi'ne ya da Taksim'e çıkan bin bir yolun birinden, ya da çoğu zamanki gibi iş yerimin hemen karşısındaki Enli Yokuş'tan. Gerçekten de enli olan merdivenlerini tırmanmaya başlardım, bazen sayarak, hatta rekor denemesi yaparak.


 Sonra bir yokuş daha, ama bu ensiz, sağ yanı neredeyse yan yatmış ahşap evlerin sıralandığı , sol yanında yenilenmiş apartmanların olduğu Akarsu Yokuşu. Ortasında demir korkuluk karlı, buzlu havalarda çok işe yarardı.


Gözüm ekrana kaydı şimdi, iki buçuk saat sürecek canlı özel konseri renklendirmek için, görkemli salondan çıkıp,  Avusturya'nın çeşitli yerlerinden görüntüler veriyorlar. Esterhazy Sarayı'nın gösterişli salonlarından birinde, sonra  Haydn'ın müze evinde solo keman çınlıyor şimdi.


Sıraselviler Caddesi'ne ulaştığımda, yolda tostumu yemişsem, The Marmara'da sıcak çikolatamı yudumlar, konser saatine kadar AKM'nin sergi salonunda,  varsa bir sergiyi gezerdim. Nuri İyem'in köylüleriyle, Neşe Erdok'un kedileriyle, Ömer Uluç'un sarmallarıyla, Adnan Çoker'in geometrik renkleriyle ilk karşılaşmalarım, hep o salonlarda oldu.


İlk gongta yerimi almış olurdum, Büyük Salon, ikinci parter, bazen de birinci balkon, ama kesinlikle ilk sıra değil.  İhtişamlı perde açılır, sanatçılar yerlerini alır, akortlarına tekrar bakar, o karmaşa ses birden sessizliğe bürünür  şef sahnede yerini alırdı. Ve konser başlardı.


Bir dönemdi, AKM'yi  yıktılar. Ama anılarımız bize kaldı.


NOT : Wikipedia'dan alıntı bu bilgiyi de buraya ekliyorum.


"İlk defa 1969 yılında dünyanın dördüncü büyük sanat merkezi olarak hizmete giren bina, Türkiye’de Cumhuriyet döneminin simge yapılarından biridir. Kültür Merkezi, 2008’den 2018'e kadar kapalı kaldı ve Şubat 2018'de yenisinin yapımı için yıkıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, binanın yıkımının ardından "AKM için de çok bağırdı Geziciler. İstediğiniz kadar bağırın, çatlayın, patlayın yıktık." sözlerini kullandı."

Yorumlar