DÖRT YÜZ YIL ÖNCEYİ YAŞAYAN AMİŞLER

 



Kanada'da yaşayan kuzenim, geçen gün sosyal medya sayfasında kendi çektiği kısa bir video paylaştı. Karlı bir yol, kovboy filmlerinin posta arabalarına benzeyen  kapalı bir at arabası ve uzun sakallı sürücüsü.


Benzer görüntülerle yıllar önce Atlas Dergisi'nde karşılaşmıştım. Çok ilgimi çekmişti bu insanlar. Amishler, ya da Türkçe adlarıyla Amişler. İşin ilginç yanı, büyük halamın eşinin aile ünvanları Amişoğulları. Ama Atlas Dergisi'nde Amishlerin Türkiye bağlantılarından bahsettiğini hatırlamıyorum.


Kuzenim, Amişlerin bir zaman Kars'ta da yaşadıklarını yazınca, beni tekrar saran merakla başladım araştırmaya.


Önce biraz kim olduklarından bahsededip, sonra nerelere dağıldıklarını anlatayım. Amişlerin bazı kaynaklar Alman, bazıları İsviçre kökenli olduklarından bahseder. On altıncı yüzyılda dinde reformlar esnasında, özellikle de vaftiz konusunda doğum sonrası  vaftiz yapılmasına karşı çıkıp,  on sekiz yaşına gelindiğinde, kişinin kendi bilinciyle seçimini yapmasından yana olan Hristiyan bir toplum Amişler. Başka bazı dayatmaları da kabul etmediklerinden, öldürülmeye ve sürülmeye başlanırlar. 


Bir kısmı toplu olarak Osmanlıya sığınır ve Kars'a yerleştirilir. Bazı kaynaklar Rusya'ya yerleştiklerinden de bahseder. Kars'ın peynircilikte ilerlemesi, İsviçre kökenli peynir ustası Amişlerden olmasın?


Rusya'dan, askerlik yapmaya karşı oldukları için  ayrılıp, Kars'a yerleşen Malakanları da biliyoruz. Görünümleri farklı olsa da (bıyık, sakal durumu) Malakanlar, Amişlerin bir kolu belki de. Onlar da Kars'ta peynir üretimine öncü olan topluluktu.


Kaynaklar, Kars'taki Amişlerin  bir kısmının İstanbul'da Hasanpaşa'ya yerleştiklerini de yazar. Araştırmalarımda bir ipucu bulamadım, ama ne der Atalarımız, "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz".


Amişler, I.Dünya Savaşı yıllarında Ruslardan gördükleri baskı sonucu  Amerika ve Kanada'da belli bölgelere göçüp yerleşirler. Kapalı bir toplumdurlar, modern olan hiç bir şeyi hayatlarına sokmazlar. Hala tarımı ilkel aletlerle yapıp, gaz lambası ve mumla aydınlanıyorlar. At arabası kullanıyorlar, oturdukları yerleşimlerin  tek telefonunu hastalık durumunda kullanıyorlar.


Çocukları sekizinci sınıfa kadar mecburi eğitimi görüp, sonra marangozluk gibi zanaatlara yöneliyorlar. Kesinlikle dışarıdan evlenmeyip, en az beş çocuk yapıyorlar. Evli erkekler bıyıksız uzun sakal bırakıyor, tek tip elbise giyiyorlar. Başlarına evli kadınlar beyaz,  bekarlar siyah örtü ya da başlık takıyor, koyu renk olan düz elbiselerini kendileri dikiyorlar.


Askerlik yapmıyor, vergi vermiyorlar. Sadece sattıkları ürünler için gelir vergisi ödüyorlar. Yani, on altıncı yüzyıldaki hayatlarını devam ettiriyorlar. Kurallarının dışına çıkanlar ise kesinlikle aforoz ediliyor. Acaba diyorum, büyük eniştemin büyük büyük dedelerinden biri (ki, doğum yeri ve tarihini bildiğimiz ilk dede 1840 doğumlu İsmail Dede) Rusya'da ya da Kars'ta aforoz edilip Rize'ye gelmiş İsviçre kökenli bir Amiş olmasın?


Fotoğraflar:Sibel Sözer Demirci/Toronto-Kanada

Yorumlar