BİR SOKAK (4) : BEYLERBEYİ'nden

 


Beylerbeyi'ne ya sarayı gezip, bahçesinde oturup bir bardak çay içmek, ya da kıyı restoranlarından birinde dost meclisiyle yemek, içmek için gideriz genellikle. Bir de, ara sokaklarına dalıp, ne kalmışsa eski İstanbul'dan görmek için gitmek var  bu eski semte. 


Mehmet Akif Ersoy'un,  birkaç sokağında oturduğu bir semt Beylerbeyi. Hepsinde de kiracı olarak  oturduğu sokaklardan bir tanesi Şemsi Efendi Sokak. 


Üsküdar Belediyesi; sokak isimlerinin hikayelerinin anlatıldığı kitapta, Atatürk'ün öğretmeni Şemsi Efendi'yle bağlantılandırmış bu sokağı.  Her ne kadar,  onun Beylerbeyi'nde oturmuşluğuyla ilgili bir bilgi  bulamadıysam da,   nasıl aydınlatıcı ve ilerici bir öğretmen olduğunu, daha detaylı öğrenme şansını buldum araştırırken.


Selanik, on dokuzuncu yüzyılın sonları. Çocuklar, sıbyan ya da mahalle mekteplerine gidiyor. Zübeyde Hanım oğlunun mahalle mektebine, Ali Rıza Bey ise daha modern eğitim veren okullardan birine gitmesini istiyor. Şemsi Efendi de o okullardan birinde öğretmen. Atatürk kendisi, bu konuda evde tartışma  çıktığını, ama sonuçta üç dört gün annesinin isteği doğrultusunda mahalle mektebine gidip, sonra diğer okula alınarak konunun çözüldüğünü anlatıyor.


Şemsi Efendi nasıl bir öğretmen? Çalıştığı okulların yanında, kendisi de okullar açan (yobazların saldırılarıyla birkaç kez kapanan) Şemsi Efendi'nin sınıflarında; sıra, öğretmen masası, karatahta var, ezbercilik yok, hatta çocuklara sıra halinde şehirlerini gezdirip gözlem ve inceleme yaptırmak var. Aydın bir öğretmenin, bir çocuğun fikir ve gelişimindeki rolü, inkar edilebilir mi?


İşte, Beylerbeyi'nin bu uzun yokuş sokağının adı Şemsi Efendi. Küplüce Mezarlığı da bu yolun üzerinde. Yanından geçerken, anmamız  gereken kişiler var burada.


Doğup büyüdüğü ve öldüğü bu semtte bir sokağa da adı verilen, Mevlana sevdasıyla Çelebi'yi soy adı olarak alan  şair,  Asaf Halet Çelebi'yi ben, Om Mani Padme Hum'la anarım.

"...Koskoca bir ağaç görüyorum

    Ufacık bir tohumda..'


Rikkat Kunt,  ya da bürokrat babasının yakın arkadaşı Tevfik Fikret'in verdiği adıyla Fatma Rikkat Kunt. Beylerbeyi'nde başlayan yaşamı, hem babasının işleri hem yaptığı evlilikler nedeniyle, Lübnan'dan Almanya'ya, Halep'ten Atina'ya yelken açan, kısa süren  iki evlilik ve  iki çocuktan sonra, yirmili yaşlarında akademide tezhip (günümüzde daha çok İslam kökenli kitap vs. bezeme, süsleme sanatı) sanatına başlayıp, hocalığını da yapan  emekliliğini ve hayatının son yıllarını da Beylerbeyi'nde geçiren sanatçımızı da anmadan, Küplüce Mezarlığı'ndan geçmeyelim.


Ve Haldun Taner. Türk tiyatrosunun bu duayeninin  mezarı da Beylerbeyi sırtlarındaki bu mezarlıkta.


Yol üzerinde kalan ufak tefek ahşap evlerin yanında, daha büyük konaklar da var. Bunlardan bir tanesi, bir çok filmin yanında Yaprak Dökümü dizisinin de çekildiği Lazoğlu Köşkü. Televizyon dizileri oyuncuların yanında, evleri de meşhur ediyor artık. 


Şemsi Efendi Sokak'la Abdullah Ağa Sokağın buluştuğu yerdeki konakta bir süre yaşamış Mehmet Akif Ersoy. Üsküdar Belediyesi'nin bir plaket koyduğu evde, Osmanlı hanedanından bir kişi oturuyor, Boğaziçi manzarasına bakarak.


Bu konağın hemen yanı, bir dönem için çok önemli bir yerin adı, Araba Meydanı Sokak. Şemsi Paşa Sokak, Araba Meydanı Sokak'la birleştiğinde bitiyor.


Mehmet Akif'in Beylerbeyi'nde  oturduğu evlerden biri de, bahçesinde fıstık ağacı olan bir konakmış. Beylerbeyi'nin sokaklarından birinin adı da  Fıstıklı Sokak. Kimbilir, belki de şairin bahçesinde oturup, arkadaşlarıyla sohbet ettiği ev bu sokaktakilerden biriydi.


Keşke sanatçılarımızın yaşadıkları evleri belirleyip, müze oluşturmayı geçtim, plaketlemeyi  kültürel bir gelenek haline getirebilseydik.


Not: Şairimizin son günlerini geçirdiği, İstiklal Caddesi'ndeki Mısır Apartmanı'ndaki daire, geçtiğimiz yıl Mehmet Akif Ersoy hatıra Evi olarak ziyarete açıldı. Haftanın her günü 09.00- 18.30 arası gezilebiliyor.

Yorumlar