KAŞ GÜNLÜKLERİ (13) : SOHBETİN MAVİSİ



Bu sabah, kıyıdan elli altmış kulaç açıkta, deli bir maviliğin içinde, Gaşlı arkadaşlarımla sohbeti kurduk yine. 


Bizim sohbet başlamadan yarım saat kadar önce, gemi büyüklüğünde bir yat, Limanağzı'nın girişine  demir atmıştı.  Gemi büyüklüğünde deyişim abartı sanılmasın, yatın önden görünüşü, Meis'e gelen sarı bacalı, lacivert Blue Star gemisinden daha heybetliydi. Arkadaşım, 'Eskiden gelen yatlara yumurta falan verirdik, içini gezdirirlerdi, bunu gezdirirler mi?' deyince, sohbet Limanağzı'nın eski günlerine kaydı. 


Limanağzı, deniz tarafının ucunda bir fener, kara tarafının yamacının bir iki yerinde kaya mezarları olan, tepeleri bakir derin  'U' şeklinde bir koydur. Koyun  iç tarafından fenere doğru, en eskisi Nuri'nin Yeri olan bir kaç işletme vardır. Son yıllarda bungalovların mantar gibi çoğaldığı doğal SİT alanı olan  bu kıyı şeridine, Kaş'tan teknelerle gidilir. Limanağzı'na ulaşmanın bir yolu da, Likya Yolu parkurunun çok kısa bir etabıdır ki, bizim oraya gidişimiz hep bu yoldan olmuştur.


Arkadaşım, teknelere satılan yumurtalardan, Kaş'ta süngerciliğin yapıldığı çocukluk yıllarına kayıveriyor. Süngercilere verilen yumurta ve yoğurtlara karşılık, onlar da peksimet verirlermiş. ' Onların peksimetleri öyle lezzetli olurdu ki, hani şimdi Beypazarı kurusu var ya, onun gibi. Süngerciler onları bazen ıslatıp, bazen de öyle kuru yerlermiş. Bir kere de kocaman bir orfoz vermişlerdi. Bir kez de pilaki, nasıl lezzetliydi, parmaklarımı yemiştim.'  Denizin ortasındaki espri, öbür arkadaşımızdan geliyor. ' Yalancı, parmakların duruyor ya!'


Süngercilik, Ege ve Akdeniz kıyılarında bir dönem balıkçılığın yanında halkın geçim kaynağı idi. Çeşitli metotlarla çıkarılan süngerler, çıkarıldıklarında siyah veya kahverengi olur, daha sonra işlemlerden geçirilerek sarı ve tonlarına  bürünürdü. 1986 yılında baş gösteren bir hastalık, tek hücreli bir organizma olan süngerlerin  daha denizdeyken dağılmasına sebep olmuş,  sonra da süngercilik yasaklanmıştı. Zaten, sentetik süngerlerin kullanımının yaygınlaşması da, süngerciliğin bitmesinin bir sebebi olmuşsa da;  komşumuz Yunanistan, dünya sünger piyasasında  kaliteli sünger denildiğinde akla gelen isim oluyor. 


Anılarda sörfe, Kaş'ın küçük bir balıkçı kasabası olduğu, yabancı turistin çok geldiği, arkadaşımın da evlenip çoluk çocuğa karıştığı yıllarda, Limanağzı'nın bakir zamanlarıyla devam ediyoruz. 'Dudu'yla karar verdik, katmer yapalım, diye'  anlatmaya devam ediyor.


O yıl çok para kazanmışlar, anı olarak kalması için, ikisi de çocuklarına birer altın zincir almışlar. 'Benim kız, bir gün ağlayarak eve girdi, zincirimi düşürdüm.  Ben peşine düşünce, o da atladı denize. Bir daldı, çıktığında zinciri elindeydi.'


Evet, bir gün önce aslan balığının tüm kanatlarını açıp dans ettiği,  carettaların kafalarını çıkarıp ' biz hala buralardayız' dediği, bir maviliğin içinde sohbet devam ediyor. Güneşte kayısı reçeli yaparken, içine tarçın çubuğu koyarsan lezzet katıyordan sonra, 'dal halindeki sumağı, nasıl kullanılır hale getireceğim' e geliyor sıra.


Ben, sumak baharatının bir ağacın ürünü olduğunu, geçen yıl Asas Yaylası'na  çıktığımda öğrendim. Siz, biliyor muydunuz?

Yorumlar