QUEENSTOWN'DA BİR AKŞAMÜSTÜ

 



2015 Mayıs ayı, bu fotoğrafların çekildiği günün ertesi, doğum günüm. Burası, Yeni Zelanda'nın Güney Ada'sının en güneyindeki şehir, Queenstown.


Akşamüstü yorulan yol arkadaşlarımı otelde bırakıp   tepeye doğru yürüyüşe çıkıyorum. Başlangıçta patika yolda  önümde yürüyen dört beş kişilik Japon bir gurup var. Yarım saat gibi tırmanıyoruz. Ben fotoğraf molası verdikçe aramız açılıyor, sonra  yetişiyorum onlara, ara kapanıyor. 


Tırmandığımız sık ağaçlı tepenin adı Bob'un Zirvesi. Hedefe varıyoruz, burası teleferikle de  çıkılan bir tesis. Queenstown'u, Wakatipu Gölü'nü gören güzel bir panaroması var. Hava hafiften alaca olmaya  başlıyor. Japonlar kaldı, ben dönüşe geçeceğim. Yarım saatte çıktığım patikayı, nasılsa on beş yirmi dakikada inerim, hava tam kararmadan otelde olurum düşüncesindeyim.


Ağaçların arasındaki patika yolu takip ederken nasıl olduysa kendimi daha geniş bir bisiklet yolunda buluyorum. Yani ormanda kayboluyorum. 


Şehir ışıklarına doğru, ağaçların arasından ara ara Wakatipu Gölü'nü görerek  yürürrken, Maori öykülerinde gölün hikayesini anlatarak telaşımı hafifletsem mi biraz 😊


Çook eskiden oralarda Maoriler yeşil taş ve yılan balığı avlarlarmış. Manata ve Matakauri evlenmelerine izin verilmeyen iki aşık gençmiş bu köyde yaşayan. Manata, şefin kızı, Matakauri ise sıradan bir delikanlı imiş.


Bir gece Matau adında bir dev, Manata'yı kaçırır, benim tırmandığım o tepelerdeki inine götürür, sihirli bir kordonla da bağlar. Babası perişan olur, kızını kurtaranla evlendireceğini söyler.


Köyün gençleri devden korkarlar, ama Manata'yı tüm kalbiyle seven  Matakauri, devin izini takip eder ve devi uyurken bulur. Ama bir türlü sihirli kabloları kesemez. Manata, devin sevdiği adamı öldüreceğinden korkup, ağlamaya başlar. Aşkın göz yaşları kabloları eritir ve kaçarlar.


Köye dönünce,  evlenmelerine izin verilir. Matau'nun uyanınca daha fazla kötülük yapacağını düşünen Matakauri, tekrar devin mağarasına geri döner. Devin etrafına çok büyük bir ateş yakar. Rüzgarın da etkisiyle alevler devi öyle bir sarar ki, yüzlerce metre derinliğinde ve yetmiş beş kilometre uzunluğunda bir çukur oluşur.


Sonra yağmurlar yağar, çukur suyla dolar ve  bu fotoğraftaki Wakatipu Gölü oluşur. Dev,  uzuuuun yıllar önce ölmesine rağmen, Maoriler, gölün suyu  yükselip alçaldıkça, olayı devin kalp atışlarına yorar 😊


Derken, ben, kıvrıla kıvrıla inen patikada sanki konuşan iki kişinin sesini duyup, adımlarımı sıklaştırıyorum. Tesisteki mesaileri biten iki genç de benim gibi teleferiği tercih etmeyip, yola düşenlerdenmiş. Doğru yoldasınız, bu patikayı takip ederseniz, şehre varırsınız dediklerinde, artık kim tutar beni. Zira hava kararmış, arkadaşlarım da mutlaka meraklanmıştı. Ana yola iniyorum, iniyorum da, otel sağda mı solda mı kaldı diye düşünüyorum bu kez.


Sola dönüyorum, bir beş dakika daha yürüyüp otele varıyorum. Yeni Zelanda'nın adrenalin kraliçesi Queenstown şehrinde, bu akşamüstü yürüyüşü, en az bungy jumping yapmış kadar adrenalin oluşturuyor bende. Ve de değişik bir doğum günü arifesi anısı. Sabah küçük bir kutlama, akşam Avustralya Brisbane'da bir kutlama daha....

Yorumlar