BAFRA, SİZİN İÇİN BİR SİGARA / Cebrail Buzağsı-Seyit Kemal Karaalioğlu

 



BAFRA,SİZİN İÇİN BİR SİGARA
"Cebrail Buzağsı" koymuş kitabının adını. Kitabı okumaya başlamadan, ne demek Cebrail Buzağsı diye araştırmaya başladım. Hazreti Musa'nın İsrailoğulları'nı Mısır'dan çıkartırken Sina Dağı'nda kaldığı süre zarfında, sadık müritlerinden Samiri'nin altın bir buzağı yapıp, halkı yine puta tapmaya döndürmesine kadar gitti konu. Samiri; Cebrail, Hazreti Musa'yla görüşürken, Cebrail'in atının bastığı topraktan bir avuç almış, daha sonra o toprağı, yaptığı altın buzağının üzerine atıp, buzağıdan böğürmeye benzer bir ses çıkınca da halk onun canlandığına inanıp, tekrar buzağıya tapmaya başlamışlar.
Araştırmaları çok uzatmayıp, kitabı okumaya başladım. Anadolu'ya tayin olan yeni evlenmiş bir teğmenin, tuttuğu derme çatma evi ve yöreyi, eşine sevdirme çabasıyla başlıyor, olayların akışını birbirine çok güzel bağlayarak aktaran hikayeler zinciri halinde bir roman olarak devam ediyor kitap. Lisede edebiyat öğretmenim olan Seyit Kemal Karaalioğlu'ndan ve kitabından bahsediyorum bu yazımda.
Romanın içinde geçen isimlerin ve olayların zenginliği, edebiyat öğretmenimin kendi yaşantısından, Anadolu'da yaptığı (İstanbul yıllarından önce, Denizli'de) öğretmenlik yıllarından da izler taşıyordu kanımca.
Çingen Bekir, Canbaz Hüseyin, Davulcu Berduş, Amani Recep, Zurnacı Tekbacak, Keklik Hasan, Burunsuzun Bodur, Bolgöbek Ağa, Tilki Tevfik, Cin Hamit, Diplomat Hamdi, Coruk Ali, Kılkuyruğun Şabanlarla, olayların döngüsü içinde, bir dönemin Anadolu kasabasını ve halkını anlatılıyor kitap.
Sallabaş'ın Kahvesi'nde Gavur İmam, Bodur'un Sıska'ya fısır fısır bir şeyler anlatırken, onları göz hapsine alan başöğretmen de, yeni köy katibine, " Cami yapılırken duyulan hazzı, okul binası yapılırken halkımıza duyurabilen hocalar, bizim büyük yardımcılarımız olacaktır." der mesela.
Sonra Coruk Ali ve Şaban'ın Şevki'yle sohbet eden, gezginci Nargile Baba'ya bağlar hikaye zincirini. " Ben, kendi ölümümde dua etmiş adamım." der Nargile. Yağmurlu bir nisan akşamı cephede, kendisi ayağından, arkadaşı Bafralı Recep göğsünden yaralıyken, cesetlerin arasında sürüne sürüne sıtmalı bir şekilde kendini ilk gördüğü çadıra attıktan sonrasını hatırlamadığını söyler. Savaş devam ederken, iyileşip, hava muhalefeti için evine gönderildiğindeyse, içerden gelen dua seslerinin arasında kendi adının geçtiğini, ruhu için dua edildiğini duyduğunda gözlerine kapkara bir sis inip, kendini kaybettiğini anlatır yanındakilere.
Kitabına adını verdiği Cebrail Buzağsı konusuna gelmeden, Nargile Baba'nın cenk arkadaşı Bafralı Recep'in çağrıştırdığı, edebiyat öğretmenim Seyit Kemal Karaalioğlu'nun da Samsun Bafralı olduğunu ekleyeyim buraya. Bafra'da Merkez İlkokulu'nda okuyan öğretmenim, daha sonra Haydarpaşa Lisesi'nde yatılı okumuş.
Yine bence, Bafra bağlantılı olduğu için yazdığı kitaplardan birinden daha bahsetmek istiyorum. "Neyzen Tevfik Hayatı Ve Şiirleri" adlı kitabında anlattığı, taşlamalarıyla ünlü, şairimiz Neyzen Tevfik'in ailesi de Bafra'nın Kolaylı köyündendi. Ve soyadı kanunu çıktığında bu soy ismi almışlardı.
Cebrail Buzağsı'na dönersek tekrar; büyü yapan hocalar, sevdiğiyle kaçınca oğlan ceza yemesin diye yaşı büyütülen kızlar, çok detaylı anlatılan geleneksel düğünler, Bolgöbek Ağa'nın da katıldığı eğlence alemleri ve daha neler. İşte Cebrail Buzağsı bu alemlerden birinde geçiyor, tepsi içinde oynatılan Gülsüm'ü seyredenler, onun Cebrail Buzağsı gibi olmasını istiyor. Bu buzağının, Samiri'nin altın buzağısıyla bir ilgisi olmasa gerek.
Seyit Kemal Karaalioğlu, benim liseyi okuduğum Bahçelievler Lisesi'nden başka, İstanbul Erkek Lisesi ve Bakırköy Lisesi'nde de edebiyat öğretmenliği yapmış. Güleryüzlü, esprili, kompozisyona önem veren bir öğretmendi. Ceketinin düğmelerinin derse girerken hep ilikli olduğunu ve kırlaşmış dalgalı saçlarını çok iyi hatırlıyorum.
Biyografisine baktığımda, 1925 Bafra doğumlu olduğunu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini yarım bırakıp, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olduğunu öğreniyorum (1950). Vatan, Dünya ve Tercüman Gazetelerinde de çalışan öğretmenim, 1995 yılında, İstanbul'da hayatını kaybetmiş.
Şairler, yazarlar ve edebiyatla ilgili ansiklopedik tarzdaki eserlerinin yanında, ortaokul ve lise edebiyat yardımcı kitaplarıyla da edebiyat dünyasında yerini almış. Sanat dünyasına şiirle başlayıp, Ziya Paşa, Neyzen Tevfik ve Namık Kemal'i anlatan eserleri de olan Seyit Kemal Karaalioğlu'nun, liseyi okuduğumuz 70'li yıllarda eserlerinden bahsettiğini ise hiç hatırlamıyorum. Değerli bir yazar olduğunu ise, mezun olduktan yıllar sonra öğrenmem de benim eksiğim.
Kendi eksiğim diyorum ama, yine bence, bozulmamış, aydın, bilinçli, bilgili, Atatürkçü olan bizim kuşağı yetiştiren; değerli öğretmenlerdendi. Onlar gibi öğretmenlerin dönemine denk geldiğimiz için şanslıydık.
Ne demiş, ilk şiirlerinden birinde, bir zamanlar:
Bafra!
Sizin için bir sigara
Benim içinse
Çocukluğumu yansıtan
Sihirli bir ayna!
Not:
-Artık öyle bir sigara da yok ya! Genç kaybettiğimiz kuzenim Hürmet (Köse) Abi’m içerdi. Geçen yaz, Cibali’fe Rezan Has Müzesi’nde eski sigara paketleri arasında Bafra’yı görmüştüm.
- Kitabı Kadıköy’de bir sahafta bulduğumdaki hislerimse, ayrı bir konu..

Yorumlar