KAŞ GÜNLÜKLERİ (22): FAKDERE’NİN ULUBURNU

 



KAŞ GÜNLÜKLERİ (22): Fakdere (2)
NOT : Kaş Günlükleri (22) : Fakdere’nin Uluburnu yazısını paylaştıktan bir süre sonra, bugün (12 Nisan 2024/ Şeker Bayramı) Kaş’ın emekli öğretmenlerinden Hasan Işıldak arayıp “Yazınızı okuyunca, Fakdere ile ilgili anılarımı size aktarmak istedim.”deyince, ben de “Söz uçar, yazı kalır hocam, ben de anlattıklarınızı yazıya eklerim.” dedim. İşte, yazıya eklediğim, Hasan Öğretmenin anlattıkları::
Babam Ali Işıldak ve ailesi adına, Meis Mübadili olarak, Fakdere’de 4 dönüm arazi verilmiş (1940’da). Oranın adı tapuda da Fakdere olarak geçer. Üç dört tane Rumlardan kalma harap yapı vardı. Biz Limanağzı’nda otururduk ama, babam orayı ektirip, sebze bahçesi haline getirtmişti. Bir sarnıç da vardı. Ben ilkokuldaydım, bir harnup ağacı vardı, gölgesi büyük, onun altında otururduk. Çok lezzetli meyveleri olan bir de incir ağacı vardı.
Fakdere’de koyda küçük bir ada vardır, ben yüzerek oraya giderdim. Adada kırlangıç sürüleri hiç eksik olmaz, adanın her yeri kırlangıç yumurtası dolu olurdu. Koyun dibi, orada deniz çayırıdır (posidonia) çok balık olurdu, iskaros, turna. Bir gün abimle kıyıda balık ayıklıyoruz, abimin olta gitmeye başladı. Bir baktık, bir müren balığı oltayı götürüyor.
Düzlükte buğday da ekilirdi. Hasat zamanı o kadar çok keklik olurdu ki, o harnup ağacının altında keklikli, balıklı, bahçenin sebzeleri ile dolu adeta ziyafet sofraları kurulurdu.
Çocuğum, yine bir gün kıyıda oturuyorum, bir kayık yanaştı. Yabancı idi. Domatesi kaça satarsın dedi. Ben de 1 Lira dedim, biz Kaş’tan 40 Krş. a alıyoruz ama dedi, ben de verdim. Meğer Kaş’tan bir tanıdık 1,5Lira’dan alırsınız demiş. Ben bir yanlış yaptım diye akşam babama ağlaya ağlaya anlattım.
Babamın bir yüzüğü vardı, Avustralya’dan almıştı. Birbirine sarılan iki yılan, gözlerinde de kırmızı taşlar olan. Abim o yüzüğü taktığı bir gün yüzerken düşürdü. Hangi taşın altında kalmıştır kim bilir? Uluburun’un ucuna kadar yürür, kaklıklardan tuz toplardık.
Alanya’da muz bahçeleri revaçta olmaya başlayınca, babam muz ağaçları dikti oraya. Ama tuzlu ortam yaramadığından belki de, verim alamadı. 60’lı yıllardı. Öyle öyle bıraktık Fakdere’yi. Sonra elden çıkarıldı. Yıllardır gitmedim. Gidip çocukluğumun geçtiği yerleri bir görmek de istiyorum ama, bir yandan da hüzünlenirim diye gidemiyorum..”
KAŞ GÜNLÜKLERİ(22): FAKDERE’NİN ULUBURNU……https://www.facebook.com/share/p/unj6Y4b5z4h7SMm1/?mibextid=oFDknk

Yorumlar