Sağından, solundan ya da önünden defalarca geçip farkına varmadığımız, ya da gerekli ilgiyi göstermediğimiz, kamusal alanlardaki eserleri vardır İstanbul'un. Bu yazıda, Bedri Rahmi Eyüboğlu'na ait olanları hatırlarken, biraz da sanatçının yaşantısına dokunalım istedim.
Önce, evime en yakın olandan başlayıp, Bağlarbaşı'na doğru bir yola çıkalım. Eskilerin Selamsız Caddesi dediği Gazi Caddesi'nde, Nevmekan Bağlarbaşı'ndan (Eski Elektrik Fabrikası ve Tramvay Deposu binası) aşağı yürüyelim. Solda 81 nolu iki katlı evin ön cephesindeki iki adet küçük boyutlu mozaik pano, Bedri Rahmi'nin, yanından geçip gittiğimiz ilk çalışmalarından. 1953 yılında sahiplerine teslim edilen 'Selamsız Ucuz Evler' den biri olan bu evin duvarındaki mozaikleri sanatçı, 1958 olarak tarihlemiş.
Babası kaymakam olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1911 yılında, o zaman Trabzon'a bağlı olan Görele'de doğmuş. Hiç sevmediği okulu Trabzon Lisesi'ne 1928-1929 yıllarında Zeki Kocamemi, elinde bir Cezanne kitabı ile resim öğretmeni olarak gelince, resme ilgisi başlamış. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki eğitimini bitirmeden, 1931 yılında Paris'te burslu okuyan abisi Sabahattin Eyüboğlu'nun yanına giden Bedri Rahmi, Paris'te Andre Lhote'nin atölyesine katılmış.
Hayat arkadaşı olup, Anadolu'da gezdikleri yerlerin motiflerini sanatlarına dahil edecekleri Romen Ernestin Leibovici yani Eren Eyüboğlu ile orada tanışacaktır. İstanbul'a gelip, 1936 yılında evlenirler, bir de oğulları olur. 1940'ların başları, Bedri Rahmi'nin İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde asistanlığa başladığı, bazı dergilere yazılar yazdığı ve ilk şiir kitabı Yaradana Mektuplar'ın çıktığı yıllar.
Ortaköy'de, yanan sultan yalılarından birinin yanındaki arsada 1942 yılında, Lido adında yüzme havuzlu bir otel açılır. 33/15 ebadları ile Türkiye'de bir ilk olan havuza sahip otelin duvarına, Bedri Rahmi Eyüboğlu 1943 yılında, tutkalla karıştırdığı boyayla ilk duvar resmini yapar. Sonradan Reina olan alanda, duvar resminin varlığını görebildik mi?
Sanatçının Akademide geçen 40'lı yıllarında, hayatına heykel bölümüne devam eden Kayseri Talaslı bir öğrenci kız girer, Mari Gerekmezyan (1913-1947). İki yaşındayken ailesiyle istanbul'a gelen, İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünde okurken, akademiye misafir öğrenci olarak devam eden, Almanya'da nazi iktidarından kaçan hocalardan Rudolf Belling'in başarılı öğrencisi.
Bu dönem Bedri Rahmi'nin resimlerinde Talaslı, Alis1, Alis2 serilerini yarattığı yıllar. Aşk, kapıyı bir kez daha çalmıştır. Arkadaşı İlhan Berk'in dediği gibi "Resimler Bedri Rahmi'nin Talaslı'sını anlatmaya yetmemiştir, onun için sıraya girmiştir şiir."
Karadutum, Çatal karam, çingenem... Çatal kara, Bedri Rahmi'nin Anadolu'da köy çocuklarından öğrenip, sevgilisine yakıştırdığı bir üzüm cinsidir bu arada. Birbirlerine hitap ettikleri 'cebiş' (keçi yavrusu) gibi. Ve ikinci şiir kitabı Karadut o yıllarda doğar.
Mari Gerekmezyan'a bir pencere açmadan o yılları geçmek istemiyorum. Çünkü o, sadece otuz dört yaşındayken tüberkülozdan hayatını kaybettiğinde, kendi cemaatı da dahil, hep yok sayılmanın acısını yaşamış, ama güçlü durmayı bilmiş bir kadındı. Akademiye başladığında oradaki dört kadın öğrenciden biriydi ve Türkiye'nin ilk kadın heykeltraşlarındandı.
Ankara Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin açtığı bir yarışmada, Yahya Kemal'in büstüyle birincilik kazandığında, basında diğer dereceye girenlerin adları eserleriyle yazılırken, onun adı yazılmamıştı. İstanbul ve Ankara Resim Ve Heykel Müzelerinde birer eseri olan Mari Gerekmezyan, Ermeni Patriği Mesrop'un da bir maskını yapmıştı.
Getronagan Lisesi'nde resim öğretmenliği yaptığı dönemde Ara Güler'in de öğretmeni olan sanatçının yaptığı büstlerden biri de, Eyüboğlu ailesi tarafından daha sonraları sergilere de dahil edilen Bedri Rahmi büstüydü. Ve sonra, 1947'de Mari, Alman Hastanesi'nde hayata veda etti. "....Hüzün geldi, baş köşeye oturdu..." dedi, Bedri Rahmi şiirinde.
Geçen yıl (2024) İstanbul Film Festivali'nde seyrettiğimiz güzel bir film sonrası (En Sevdiğim Pastam, ne güzel bir İran filmiydi) Nışantaşı'nda sinema çıkışı kardeşimle Şişli Ermeni Mezarlığı'nın yolunu tuttuk. Görevliden ziyaret edeceğimiz üç mezar için, bize yardımcı olmasını istedik. Ara Güler (1928-2018) Maryam Şahinyan (1911-1996) ve Mari Gerekmezyan.
Maryam Şahinyan, Gerekmezyan'la yakın yıllarda doğan, Türkiye'nin ilk kadın stüdyo fotoğrafçısı idi. Babasından devraldığı mesleği, Beyoğlu'ndaki stüdyosunda sürdürdüğü uzun yıllarda, çektiği fotoğrafların negatiflerinin bulunup basılmasıyla oluşturulan sergiyi Dolapdere'deki bir galeride gezdiğimde, dağarcığımda yerini almıştı.
50'li yıllar, Eren Eyüboğlu'nun oğlunu alıp, Paris'te yaşamaya başladığı yıllardır. Mari Gerekmezyan'ın ölümünden iki yıl sonra, bir gece Büyük Klüp'te talep edilmesi üzerine Bedri Rahmi'nin "Karadutum" şiirini okurken göz yaşlarına engel olamaması, onu hala unutamadığının işaretiydi. Eren Eyüboğlu bir süre ayrı olmayı seçti ve Paris'e gitti.
Sirkeci'de Doğubank İş Hanı, içine girmediysek de, önünden mutlaka geçtiğimiz bir yerdir. Başımızı kaldırıp, sekiz katlı binanın yan cephesine bakarsak, mavi rengin hakim olduğu zemin üzerinde, stilize edilmiş 'd' ve 'b' harfleri ve bazı motifler olan bir mozaik çalışması görürüz. İşte, 1953 yılında yapılan o mozaik pano, Bedri Rahmi'nin kamusal alandaki ilk mozaik çalışmasıdır. (2019 yılında binada cephe düzenlemesi yapılırken, üzerinin yalıtım malzemesi ile kaplandığını, duyarlı bir mimarın ilgili yerlere başvurusu sonucu 2023 yılında kaplamaların kaldırıldığını da buraya ekleyeyim.)
Bu dönem yani 50'li yıllar, Bedri Rahmi'nin Cumhuriyet Gazetesi'ne de yazılar yazdığı, Narmanlı Han'ın büyük giriş kapısının sağındaki atölyesinde çalıştığı yıllardı. Yaptığı Anadolu motifli eserlerle bir çok uluslarası ödül kazanan Bedri Rahmi, 'güzel faydalı olmalı' diyerek bir yandan da özgün baskılı yazmalar yapmaya başladı. Belki de, kendisi de Selamsız'daki mozaikli evde oturmuşsa (!), bir zamanlar Kuzguncuk sırtları ve İcadiye'de (Yazmacı Sokak diye bir sokak da vardır orada) yaşayan yazmacılığın pirleri ilham vermiştir ona. Bunun için İcadiye'nin adının kökeni bilmek yeterli.
1954-1957 Yılları arasındaki çalışmalarından biri, ikinci duvar resmi olan Hilton Oteli'nde Karagöz Bar'ın duvarındaki resimdi (Otelin tadilatında kapatılmış). Taksim'deki KLM binasındaki duvar çalışması ve Divan Oteli'ndeki 48 parça alçı rölyeften oluşan eseri de o yıllardan.
1958 yılında Türkiye, Brüksel'de düzenlenecek Expo'58 Fuarı için hazırlanacak pavyona konmak üzere mozaik bir pano sipariş eder. Dev boyutlardaki (60 metre uzunluğunda, 227 metrekare) panoyu, Bedri Rahmi, öğrencileriyle birlikte hazırlar.
Ülkemizin oldukça sükse yaptığı bu eserin,Türkiye'ye dönmesinin akabinde 60 İhtilali'nin olması, parçalar halindeki eserin gereğince korunamamasına sebep olur. Bir kısmı Kıbrıs'ta bir sergiye, bir kısmı Gülhane Parkı'na, bir kısmı belirsizliğe yola çıkar. Bilmem, o parçaların yanlarından bilmeden hiç geçtik mi?
Yine aynı yıl, 1958'de, 4. Levent'te yapılan toplu konutların dört adedinin yan duvarlarında, sanatçının mozaik panoları yerlerini almıştı. Sonraki yıllar, onların da üzeri bir şekilde kapatıldıysa da, Beşiktaş Belediyesi tarafından açtırılmış, 2013 yılında da koruma altına alınmıştı. Yanlarından geçerken gözümüze mutlaka takılmıştır.
Yolu bir şekilde Samatya'daki İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi'ne düşenler, hastanenin ana binasının giriş salonundaki duvarların devasa mozaiklerinin farkında mıdırlar acaba? Fark edilmeyecek gibi değildirler de, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun 1959 yılında yaptığı kamusal alan çalışması olduğunu, o telaş arasında gözden kaçırabilirler tabii. Üzeri kapatılmadan, güneşli günlerde daha bir güzel parıldamaya devam ediyor mozaikler.. Aynı yıl İzmir Efes Oteli'nde de bir duvar çalışması yapar.
1961 yılında, Rockafeller Bursu alarak iki yıl Amerika'da çalışmalarını sürdürür. Renklere ve soyut biçimlere yöneldiği yıllar.
1963, yaya değilse de arabayla yanından defalarca geçtiğimiz Unkapanı'ndaki İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) 2. Blok’ta yer alan kuşları, balıkları, minareleri, kuleleri, kubbeleri ve denizi ile soyutlanmış bir İstanbul manzarasını betimlediği büyük mozaik panosunu yapar.
Vapura binmek için Karaköy Alt Geçidi'nin iskele tarafından çıkınca, başımızı sola çevirdiğimizde gördüğümüz Tatlıcılar İş Hanı'nın (Aksu İş Hanı) zemin katının cephesinde boydan boya uzayan rölyef çalışması, yanından geçtiğimiz, sanatçının 1965 yılındaki çalışmasıdır. Binadaki dükkanlardan biri olan muhallebicinin içinde de yine güzel bir mozaik çalışması olan Kağnı, ışıldamaya devam ediyor.
Benim, çocukluğumdan beri, 2008'de yıkılıncaya kadar önünden çok sık geçtiğim Merter'deki eski Vakko Fabrikası'nda da Bedri Rahmi'nin 1969 yılında yaptığı çalışmalar vardı. 1960 yılında inşaatına başlanan fabrika yapılırken estetik değerler de göz önüne alınmış, aralarında Bedri Rahmi'nin ve Jale Yılmabaşar'ın da olduğu sanatçıların çalışmalarına yer verilmişti.
Zikzaklı çatısı, cam cephesi ve binanın önünden caddeye kadar uzanan yemyeşil bahçesiyle Londra Asfaltı'ndan geçerken mutlaka göze çarpan fabrikanın, giriş kulübesinin yanında Anadolu motifleri taşıyan güzel heykel çalışması ve içerideki mozaik panolar, özenle fabrikanın Esenyurt 'taki yeni yerine taşınmış.
Kamusal alanda büyük boyutlu çalışmalarının dışında, resimleri, makaleleri, kitapları, yazmaları ile Türk resim sanatına Anadolu motiflerini taşıyan Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun son çalışması, 1975 yılında The Marmara Etap Oteli'nin lobisinde, giriş kapısının üstünde yer alır. Geçen yıl akşamüstü, güzel bir Haliç manzarası alayım diye çıktığım terasında, keyifli zaman geçirip, istediğimi aldıktan sonra, varlığından haberim olmadığı için, çıkarken altından geçip gittiğim ‘Güvercinler' de onundu.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Görele'de başlayan yaşamı, 1975 yılında 64 yaşındayken, pankreas kanseriyle sonlandı. Kalamış'ta adı verilen sokakta, eşi Eren Eyüboğlu ile yaşadıkları 10 nolu ev, şimdi Mavi Kaplumbağa Sanat Evi adıyla, sanatçının motiflerinin baskıları olan ürünleri satışa sunuyor.
Yorumlar
Yorum Gönder